№ 6098: Türk Borçlar Kanunu

TÜRK BORÇLAR KANUNU
Kanun Numarası : 6098
Kabul Tarihi : 11/1/2011
Yayımlandığı Resmî Gazete : Tarih : 4/2/2011 Sayı : 27836
Yayımlandığı Düstur : Tertip : 5 Cilt : 50
BİRİNCİ KISIM – Genel Hükümler BİRİNCİ BÖLÜM – Borç İlişkisinin Kaynakları BİRİNCİ AYIRIM – Sözleşmeden Doğan Borç İlişkileriA. Sözleşmenin kurulması
I. İrade açıklaması
1. Genel olarak
MADDE 1 – Sözleşme, tarafların iradelerini karşılıklı ve birbirine uygun olarak açıklamalarıyla kurulur.
İrade açıklaması, açık veya örtülü olabilir.
2. İkinci derecedeki noktalar
MADDE 2 – Taraflar sözleşmenin esaslı noktalarında uyuşmuşlarsa, ikinci derecedeki noktalar üzerinde durulmamış olsa bile, sözleşme kurulmuş sayılır.
İkinci derecedeki noktalarda uyuşulamazsa hâkim, uyuşmazlığı işin özelliğine bakarak karara bağlar.
Sözleşmelerin şekline ilişkin hükümler saklıdır.
II. Öneri ve kabul
1. Süreli öneri
MADDE 3 – Kabul için süre belirleyerek bir sözleşme yapılmasını öneren, bu sürenin sona ermesine kadar önerisiyle bağlıdır.
Kabul bu süre içinde kendisine ulaşmazsa; öneren, önerisiyle bağlılıktan kurtulur.
2. Süresiz öneri
a. Hazır olanlar arasında
MADDE 4 – Kabul için süre belirlenmeksizin hazır olan bir kişiye yapılan öneri hemen kabul edilmezse; öneren, önerisiyle bağlılıktan kurtulur.
Telefon, bilgisayar gibi iletişim sağlayabilen araçlarla doğrudan iletişim sırasında yapılan öneri, hazır olanlar arasında yapılmış sayılır.
b. Hazır olmayanlar arasında
MADDE 5 – Kabul için süre belirlenmeksizin hazır olmayan bir kişiye yapılan öneri, zamanında ve usulüne uygun olarak gönderilmiş bir yanıtın ulaşmasının beklenebileceği ana kadar, önereni bağlar.
Öneren, önerisini zamanında ulaşmış sayabilir.
Zamanında gönderilen kabul, önerene geç ulaşır ve öneren onunla bağlı olmak istemezse, durumu hemen kabul edene bildirmek zorundadır.
3. Örtülü kabul
MADDE 6 – Öneren, kanun veya işin özelliği ya da durumun gereği açık bir kabulü beklemek zorunda değilse, öneri uygun bir sürede reddedilmediği takdirde, sözleşme kurulmuş sayılır.
4. Ismarlanmayan şeyin gönderilmesi
MADDE 7 – Ismarlanmamış bir şeyin gönderilmesi öneri sayılmaz. Bu şeyi alan kişi, onu geri göndermek veya saklamakla yükümlü değildir.
5. Bağlayıcı olmayan öneri ve herkese açık öneri
MADDE 8 – Öneren, önerisi ile bağlı olmama hakkının saklı olduğunu açıkça belirtirse veya işin özelliğinden ya da durumun gereğinden bağlanma niyetinde olmadığı anlaşılırsa, önerisi kendisini bağlamaz.
Fiyatını göstererek mal sergilenmesi veya tarife, fiyat listesi ya da benzerlerinin gönderilmesi, aksi açıkça ve kolaylıkla anlaşılmadıkça öneri sayılır.
6. İlan yoluyla ödül sözü verme
MADDE 9 – Bir sonucun gerçekleşmesi karşılığında ödül vereceğini ilan yoluyla duyuran kimse, sözünü yerine getirmekle yükümlüdür.
Ödül sözü veren, sonucun gerçekleşmesinden önce sözünden cayarsa veya sonucun gerçekleşmesini engellerse, dürüstlük kurallarına uygun olarak yapılan giderleri ödemekle yükümlüdür.
Ancak, bir ya da birden çok kişiye ödenecek giderlerin toplamı, ödülün değerini aşamaz.
Ödül sözü veren, giderlerinin ödenmesini isteyenlerin beklenen sonucu gerçekleştiremeyeceklerini ispat ederse, giderleri ödeme yükümlülüğünden kurtulur.
7. Önerinin ve kabulün geri alınması
MADDE 10 – Geri alma açıklaması, diğer tarafa öneriden önce veya aynı anda ulaşmış ya da daha sonra ulaşmakla birlikte diğer tarafça öneriden önce öğrenilmiş olursa, öneri yapılmamış sayılır.
Bu kural, kabulün geri alınmasında da uygulanır.
III. Hazır olmayanlar arasında kurulan sözleşmenin hüküm anı
MADDE 11 – Hazır olmayanlar arasında kurulan sözleşmeler, kabulün gönderildiği andan başlayarak hüküm doğurur.
Açık bir kabulün gerekli olmadığı durumlarda, sözleşme önerinin ulaşma anından başlayarak hüküm doğurur.
B. Sözleşmelerin şekliI. Genel kural
MADDE 12 – Sözleşmelerin geçerliliği, kanunda aksi öngörülmedikçe, hiçbir şekle bağlı değildir.
Kanunda sözleşmeler için öngörülen şekil, kural olarak geçerlilik şeklidir.
Öngörülen şekle uyulmaksızın kurulan sözleşmeler hüküm doğurmaz.
II. Yazılı şekil
1. Yasal şekil
a. Kapsamı
MADDE 13 – Kanunda yazılı şekilde yapılması öngörülen bir sözleşmenin değiştirilmesinde de yazılı şekle uyulması zorunludur.
Ancak, sözleşme metniyle çelişmeyen tamamlayıcı yan hükümler bu kuralın dışındadır.
Bu kural, yazılı şekil dışındaki geçerlilik şekilleri hakkında da uygulanır.
b. Unsurları
MADDE 14 – Yazılı şekilde yapılması öngörülen sözleşmelerde borç altına girenlerin imzalarının bulunması zorunludur.
Kanunda aksi öngörülmedikçe, imzalı bir mektup, asılları borç altına girenlerce imzalanmış telgraf, teyit edilmiş olmaları kaydıyla faks veya buna benzer iletişim araçları ya da güvenli elektronik imza ile gönderilip saklanabilen metinler de yazılı şekil yerine geçer.
c. İmza
MADDE 15 – İmzanın, borç altına girenin el yazısıyla atılması zorunludur.
Güvenli elektronik imza da, el yazısıyla atılmış imzanın bütün hukuki sonuçlarını doğurur.
İmzanın el yazısı dışında bir araçla atılması, ancak örf ve âdetçe kabul edilen durumlarda ve özellikle çok sayıda çıkarılan kıymetli evrakın imzalanmasında yeterli sayılır.
(Değişik fıkra: 13/2/2011-6111/213 md.) Görme engellilerin talepleri halinde imzalarında şahit aranır. Aksi takdirde görme engellilerin imzalarını el yazısı ile atmaları yeterlidir.
d. İmza yerine geçen işaretler
MADDE 16 – İmza atamayanlar, imza yerine usulüne göre onaylanmış olması koşuluyla, parmak izi, el ile yapılmış bir işaret ya da mühür kullanabilirler.
Kambiyo senetlerine ilişkin hükümler saklıdır.
2. İradi şekil
MADDE 17 – Kanunda şekle bağlanmamış bir sözleşmenin taraflarca belirli bir şekilde yapılması kararlaştırılmışsa, belirlenen şekilde yapılmayan sözleşme tarafları bağlamaz.
Herhangi bir belirleme olmaksızın yazılı şekil kararlaştırılmışsa, yasal yazılı şekle ilişkin hükümler uygulanır.
C. Borç tanımasıMADDE 18 – Borcun sebebini içermemiş olsa bile borç tanıması geçerlidir.
D. Sözleşmelerin yorumu, muvazaalı işlemlerMADDE 19 – Bir sözleşmenin türünün ve içeriğinin belirlenmesinde ve yorumlanmasında, tarafların yanlışlıkla veya gerçek amaçlarını gizlemek için kullandıkları sözcüklere bakılmaksızın, gerçek ve ortak iradeleri esas alınır.
Borçlu, yazılı bir borç tanımasına güvenerek alacağı kazanmış olan üçüncü kişiye karşı, bu işlemin muvazaalı olduğu savunmasında bulunamaz.
E. Genel işlem koşullarıI. Genel olarak
MADDE 20 – Genel işlem koşulları, bir sözleşme yapılırken düzenleyenin, ileride çok sayıdaki benzer sözleşmede kullanmak amacıyla, önceden, tek başına hazırlayarak karşı tarafa sunduğu sözleşme hükümleridir.
Bu koşulların, sözleşme metninde veya ekinde yer alması, kapsamı, yazı türü ve şekli, nitelendirmede önem taşımaz.
Aynı amaçla düzenlenen sözleşmelerin metinlerinin özdeş olmaması, bu sözleşmelerin içerdiği hükümlerin, genel işlem koşulu sayılmasını engellemez.
Genel işlem koşulları içeren sözleşmeye veya ayrı bir sözleşmeye konulan bu koşulların her birinin tartışılarak kabul edildiğine ilişkin kayıtlar, tek başına, onları genel işlem koşulu olmaktan çıkarmaz.
Genel işlem koşullarıyla ilgili hükümler, sundukları hizmetleri kanun veya yetkili makamlar tarafından verilen izinle yürütmekte olan kişi ve kuruluşların hazırladıkları sözleşmelere de, niteliklerine bakılmaksızın uygulanır.
II. Kapsamı
1. Yazılmamış sayılma
MADDE 21 – Karşı tarafın menfaatine aykırı genel işlem koşullarının sözleşmenin kapsamına girmesi, sözleşmenin yapılması sırasında düzenleyenin karşı tarafa, bu koşulların varlığı hakkında açıkça bilgi verip, bunların içeriğini öğrenme imkânı sağlamasına ve karşı tarafın da bu koşulları kabul etmesine bağlıdır.
Aksi takdirde, genel işlem koşulları yazılmamış sayılır.
Sözleşmenin niteliğine ve işin özelliğine yabancı olan genel işlem koşulları da yazılmamış sayılır.
2. Yazılmamış sayılmanın sözleşmeye etkisi
MADDE 22 – Sözleşmenin yazılmamış sayılan genel işlem koşulları dışındaki hükümleri geçerliliğini korur.
Bu durumda düzenleyen, yazılmamış sayılan koşullar olmasaydı diğer hükümlerle sözleşmeyi yapmayacak olduğunu ileri süremez.
III. Yorumlanması
MADDE 23 – Genel işlem koşullarında yer alan bir hüküm, açık ve anlaşılır değilse veya birden çok anlama geliyorsa, düzenleyenin aleyhine ve karşı tarafın lehine yorumlanır.
IV. Değiştirme yasağı
MADDE 24 – Genel işlem koşullarının bulunduğu bir sözleşmede veya ayrı bir sözleşmede yer alan ve düzenleyene tek yanlı olarak karşı taraf aleyhine genel işlem koşulları içeren sözleşmenin bir hükmünü değiştirme ya da yeni düzenleme getirme yetkisi veren kayıtlar yazılmamış sayılır.
V. İçerik denetimi
MADDE 25 – Genel işlem koşullarına, dürüstlük kurallarına aykırı olarak, karşı tarafın aleyhine veya onun durumunu ağırlaştırıcı nitelikte hükümler konulamaz.
F. Sözleşmenin içeriğiI. Sözleşme özgürlüğü
MADDE 26 – Taraflar, bir sözleşmenin içeriğini kanunda öngörülen sınırlar içinde özgürce belirleyebilirler.
II. Kesin hükümsüzlük
MADDE 27 – Kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız olan sözleşmeler kesin olarak hükümsüzdür.
Sözleşmenin içerdiği hükümlerden bir kısmının hükümsüz olması, diğerlerinin geçerliliğini etkilemez. Ancak, bu hükümler olmaksızın sözleşmenin yapılmayacağı açıkça anlaşılırsa, sözleşmenin tamamı kesin olarak hükümsüz olur.
III. Aşırı yararlanma
MADDE 28 – Bir sözleşmede karşılıklı edimler arasında açık bir oransızlık varsa, bu oransızlık, zarar görenin zor durumda kalmasından veya düşüncesizliğinden ya da deneyimsizliğinden yararlanılmak suretiyle gerçekleştirildiği takdirde, zarar gören, durumun özelliğine göre ya sözleşme ile bağlı olmadığını diğer tarafa bildirerek ediminin geri verilmesini ya da sözleşmeye bağlı kalarak edimler arasındaki oransızlığın giderilmesini isteyebilir.
Zarar gören bu hakkını, düşüncesizlik veya deneyimsizliğini öğrendiği; zor durumda kalmada ise, bu durumun ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir yıl ve her hâlde sözleşmenin kurulduğu tarihten başlayarak beş yıl içinde kullanabilir.
IV. Önsözleşme
MADDE 29 – Bir sözleşmenin ileride kurulmasına ilişkin sözleşmeler geçerlidir.
Kanunlarda öngörülen istisnalar dışında, önsözleşmenin geçerliliği, ileride kurulacak sözleşmenin şekline bağlıdır.
G. İrade bozukluklarıI. Yanılma
1. Yanılmanın hükümleri
MADDE 30 – Sözleşme kurulurken esaslı yanılmaya düşen taraf, sözleşme ile bağlı olmaz.
2. Yanılma hâlleri
a. Açıklamada yanılma
MADDE 31 – Özellikle aşağıda sayılan yanılma hâlleri esaslıdır:
  1. Yanılan, kurulmasını istediği sözleşmeden başka bir sözleşme için iradesini açıklamışsa.
  2. Yanılan, istediğinden başka bir konu için iradesini açıklamışsa.
  3. Yanılan, sözleşme yapma iradesini, gerçekte sözleşme yapmak istediği kişiden başkasına açıklamışsa.
  4. Yanılan, sözleşmeyi yaparken belirli nitelikleri olan bir kişiyi dikkate almasına karşın başka bir kişi için iradesini açıklamışsa.
  5. Yanılan, gerçekte üstlenmek istediğinden önemli ölçüde fazla bir edim için veya gerçekte istediğinden önemli ölçüde az bir karşı edim için iradesini açıklamışsa.
Basit hesap yanlışlıkları sözleşmenin geçerliliğini etkilemez; bunların düzeltilmesi ile yetinilir.
b. Saikte yanılma
MADDE 32 – Saikte yanılma, esaslı yanılma sayılmaz.
Yanılanın, yanıldığı saiki sözleşmenin temeli sayması ve bunun da iş ilişkilerinde geçerli dürüstlük kurallarına uygun olması hâlinde yanılma esaslı sayılır.
Ancak bu durumun karşı tarafça da bilinebilir olması gerekir.
c. İletmede yanılma
MADDE 33 – Sözleşmenin kurulmasına yönelik iradenin haberci veya çevirmen gibi bir aracı ya da bir araç tarafından yanlış iletilmiş olması hâlinde de yanılma hükümleri uygulanır.
3. Yanılmada dürüstlük kuralları
MADDE 34 – Yanılan, yanıldığını dürüstlük kurallarına aykırı olarak ileri süremez.
Özellikle diğer tarafın, sözleşmenin yanılanın kastettiği anlamda kurulmasına razı olduğunu bildirmesi durumunda, sözleşme bu anlamda kurulmuş sayılır.
4. Yanılmada kusur
MADDE 35 – Yanılan, yanılmasında kusurlu ise, sözleşmenin hükümsüzlüğünden doğan zararı gidermekle yükümlüdür.
Ancak, diğer taraf yanılmayı biliyor veya bilmesi gerekiyorsa, tazminat istenemez.
Hâkim, hakkaniyetin gerektirdiği durumlarda, ifadan beklenen yararı aşmamak kaydıyla, daha fazla tazminata hükmedebilir.
II. Aldatma
MADDE 36 – Taraflardan biri, diğerinin aldatması sonucu bir sözleşme yapmışsa, yanılması esaslı olmasa bile, sözleşmeyle bağlı değildir.
Üçüncü bir kişinin aldatması sonucu bir sözleşme yapan taraf, sözleşmenin yapıldığı sırada karşı tarafın aldatmayı bilmesi veya bilecek durumda olması hâlinde, sözleşmeyle bağlı değildir.
III. Korkutma
1. Hükmü
MADDE 37 – Taraflardan biri, diğerinin veya üçüncü bir kişinin korkutması sonucu bir sözleşme yapmışsa, sözleşmeyle bağlı değildir.
Korkutan bir üçüncü kişi olup da diğer taraf korkutmayı bilmiyorsa veya bilecek durumda değilse, sözleşmeyle bağlı kalmak istemeyen korkutulan, hakkaniyet gerektiriyorsa, diğer tarafa tazminat ödemekle yükümlüdür.
2. Koşulları
MADDE 38 – Korkutulan, içinde bulunduğu durum bakımından kendisinin veya yakınlarından birinin kişilik haklarına ya da malvarlığına yönelik ağır ve yakın bir zarar tehlikesinin doğduğuna inanmakta haklı ise, korkutma gerçekleşmiş sayılır.
Bir hakkın veya kanundan doğan bir yetkinin kullanılacağı korkutmasıyla sözleşme yapıldığında, bu hakkı veya yetkiyi kullanacağını açıklayanın, diğer tarafın zor durumda kalmasından aşırı bir menfaat sağlamış olması hâlinde, korkutmanın varlığı kabul edilir.
IV. İrade bozukluğunun giderilmesi
MADDE 39 – Yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılır.
Aldatma veya korkutmadan dolayı bağlayıcılığı olmayan bir sözleşmenin onanmış sayılması, tazminat hakkını ortadan kaldırmaz.
H. TemsilI. Yetkili temsil
1. Genel olarak
a. Temsilin hükmü
MADDE 40 – Yetkili bir temsilci tarafından bir başkası adına ve hesabına yapılan hukuki işlemin sonuçları, doğrudan doğruya temsil olunanı bağlar.
Temsilci, hukuki işlemi yaparken bu sıfatını bildirmezse, hukuki işlemin sonuçları kendisine ait olur. Ancak, karşı taraf bir temsil ilişkisinin varlığını durumdan çıkarıyor veya çıkarması gerekiyorsa ya da hukuki işlemi temsilci veya temsil olunandan biri ile yapması farksız ise, işlemin sonuçları doğrudan temsil olunanı bağlar.
Diğer durumlarda alacağın devri veya borcun üstlenilmesine ilişkin hükümler uygulanır.
b. Temsil yetkisinin içeriği ve derecesi
MADDE 41 – Temsil kamu hukukundan doğmuşsa, yetkinin içeriği ve derecesi ilgili yasalara; hukuki bir işlemden doğmuşsa, ilgili işleme göre belirlenir.
Yetki üçüncü kişilere bildirilmişse, içeriği ve derecesi bu bildirime göre değerlendirilir.
2. Hukuki işlemden doğan yetki
a. Yetkinin sınırlanması ve geri alınması
MADDE 42 – Temsil olunan, hukuki işlemden doğan temsil yetkisini her zaman sınırlayabilir veya geri alabilir.
Ancak hizmet, vekâlet veya ortaklık ilişkilerinden doğan haklar saklıdır.
Temsil olunan, verdiği yetkiyi üçüncü kişilere açıkça ya da dolaylı biçimde bildirmişse, geri alma bildirilmediği sürece iyi niyetli üçüncü kişilere karşı ileri sürülemez.
b. Ölüm, ehliyetsizlik ve diğer durumlar
MADDE 43 – Temsil olunanın veya temsilcinin ölümü, gaipliği, fiil ehliyetini kaybetmesi veya iflası hâlinde, aksi kararlaştırılmadıkça temsil yetkisi sona erer.
Bu tüzel kişiliğin sona ermesi durumunda da geçerlidir.
c. Yetki belgesinin geri verilmesi
MADDE 44 – Temsilciye verilen yetki belgesi, yetki sona erdiğinde geri verilmek zorundadır.
Aksi takdirde, zarardan temsil olunan veya halefleri sorumludur.
d. Yetkinin sona erdiğinin ileri sürülememesi
MADDE 45 – Temsilci, yetkisinin sona erdiğini bilmiyorsa ve iyi niyetliyse, yaptığı işlemler temsil olunanı bağlar.
Bu, üçüncü kişilerin yetkinin sona erdiğini bildiği durumlarda geçerli değildir.
II. Yetkisiz temsil
1. Onama hâlinde
MADDE 46 – Yetkisiz bir temsilcinin yaptığı işlem, ancak temsil olunan tarafından onandığında geçerli olur.
Diğer taraf, makul sürede onama isteyebilir; aksi takdirde bağlayıcılık ortadan kalkar.
2. Onamama hâlinde
MADDE 47 – İşlem onanmazsa, diğer taraf uğradığı zararı yetkisiz temsilciden talep edebilir.
Ancak, karşı taraf temsilcinin yetkisiz olduğunu biliyorsa, tazminat talep edemez.
Hakkaniyet gerektiriyorsa, diğer zararlar da talep edilebilir.
III. Saklı hükümler
MADDE 48 – Ortaklık temsilcileri ile organlarının ve ticari vekillerin yetkilerine ilişkin özel düzenlemeler saklıdır.
İKİNCİ AYIRIM — Haksız Fiillerden Doğan Borç İlişkileri A. SorumlulukI. Genel olarak
MADDE 49 – Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.
II. Zararın ve kusurun ispatı
MADDE 50 – Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispatla yükümlüdür.
Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.
III. Tazminat
  1. Belirlenmesi
  2. MADDE 51 – Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.
  3. Tazminat irat biçiminde ödenirse, borçlu güvence göstermek zorundadır.
  4. İndirilmesi
  5. MADDE 52 – Zarar gören zararın doğmasına ya da artmasına sebep olmuşsa, hâkim tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir.
  6. Zarara hafif kusurla sebep olan borçlu, tazminatı ödediğinde yoksulluğa düşecekse ve hakkaniyet gerektiriyorsa, hâkim yine indirime gidebilir.
  7. IV. Özel durumlarÖlüm ve bedensel zarar
a. Ölüm
MADDE 53 – Ölüm hâlinde aşağıdaki zararlar tazmin edilir:
  • Cenaze giderleri
  • Ölüm gecikmişse, tedavi giderleri ve kazanç kaybı
  • Ölenin desteğinden yoksun kalanların uğradığı zararlar
b. Bedensel zarar
MADDE 54 – Bedensel zararlarda tazmin edilecek kalemler şunlardır:
  • Tedavi giderleri
  • Kazanç kaybı
  • Çalışma gücünün azalması
  • Ekonomik geleceğin sarsılması
c. Belirlenmesi
MADDE 55 – Bu zararlar sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır.
Sosyal güvenlik ödemeleri zarar hesabına dahil edilemez.
Tazminat, miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesiyle artırılamaz veya azaltılamaz.
d. Manevi tazminat
MADDE 56 – Hâkim, bedensel zarar veya ölüm hâlinde uygun miktarda manevi tazminata hükmedebilir.
Ağır bedensel zarar veya ölüm durumlarında, yakınlara da manevi tazminat verilebilir.
2. Haksız rekabet
MADDE 57 – Gerçek olmayan haberlerin yayılması veya bu tür ilanların yapılması ya da dürüstlük kurallarına aykırı diğer davranışlarda bulunulması yüzünden müşterileri azalan veya onları kaybetme tehlikesiyle karşılaşan kişi, bu davranışlara son verilmesini ve kusurun varlığı hâlinde zararının giderilmesini isteyebilir.
Ticari işlere ait haksız rekabet hakkında Türk Ticaret Kanunu hükümleri saklıdır.
3. Kişilik hakkının zedelenmesi
MADDE 58 – Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir.
Hâkim, bu tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir giderim biçimi kararlaştırabilir veya bu tazminata ekleyebilir; özellikle saldırıyı kınayan bir karar verebilir ve bu kararın yayımlanmasına hükmedebilir.
4. Ayırt etme gücünün geçici kaybı
MADDE 59 – Ayırt etme gücünü geçici olarak kaybeden kişi, bu sırada verdiği zararları gidermekle yükümlüdür. Ancak, ayırt etme gücünü kaybetmede kusuru olmadığını ispat ederse, sorumluluktan kurtulur.
V. Sorumluluk sebeplerinin çokluğu1. Sebeplerin yarışması
MADDE 60 – Bir kişinin sorumluluğu birden çok sebebe dayandırılabiliyorsa hâkim, zarar görene en iyi giderim imkânı sağlayan sorumluluk sebebine göre karar verir.
2. Müteselsil sorumluluk
a. Dış ilişkide
MADDE 61 – Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır.
b. İç ilişkide
MADDE 62 – Tazminatın aynı zarardan sorumlu müteselsil borçlular arasında paylaştırılmasında, kusurun ağırlığı ve yarattıkları tehlikenin yoğunluğu göz önüne alınır.
Fazla ödeme yapan, diğer müteselsil sorumlulara rücu edebilir.
VI. Hukuka aykırılığı kaldıran hâller1. Genel olarak
MADDE 63 – Kanunun verdiği yetkiye dayanan ve bu yetkinin sınırları içinde kalan bir fiil, zarara yol açsa bile hukuka aykırı sayılmaz.
Zarar görenin rızası, daha üstün nitelikteki yarar, haklı savunma, meşru müdafaa gibi hâller de hukuka aykırılığı ortadan kaldırır.
2. Sorumluluk
MADDE 64 – Haklı savunmada bulunan, saldıranın şahsına veya mallarına verdiği zarardan sorumlu tutulamaz.
Zorunluluk hâlinde zarar verenin sorumluluğunu hâkim hakkaniyete göre belirler.
Kolluk gücünün yardımını zamanında sağlayamayan ve hakkını kendi gücüyle koruyan kişi, belirli koşullar altında sorumlu tutulmaz.
B. Kusursuz sorumlulukI. Hakkaniyet sorumluluğu
MADDE 65 – Hakkaniyet gerektiriyorsa; hâkim, ayırt etme gücü bulunmayan kişinin verdiği zararın, tamamen veya kısmen giderilmesine karar verebilir.
II. Özen sorumluluğu
1. Adam çalıştıranın sorumluluğu
MADDE 66 – Adam çalıştıran, çalışanın kendisine verilen işi yaparken üçüncü kişilere verdiği zarardan sorumludur.
Ancak, adam çalıştıran, çalışanını özenle seçtiğini, işin gereğine uygun talimatlar verdiğini ve yeterli denetim yaptığını ispat ederse sorumlu olmaz.
İşletme düzeninin zararı önlemeye elverişli olduğunu ispat edemeyen işletme sahibi de zarardan sorumludur.
Tazminat ödeyen işveren, çalışana rücu edebilir; ancak yalnızca onun şahsen sorumlu olduğu ölçüde.
2. Hayvan bulunduranın sorumluluğu
a. Giderim yükümlülüğü
MADDE 67 – Bir hayvanın bakımını üstlenen kişi, hayvanın verdiği zarardan sorumludur.
Sorumluluktan kurtulmak için gerekli özeni gösterdiğini ispat etmelidir.
Hayvan başka bir kişi tarafından ürkütülmüşse, bu kişilere rücu edebilir.
b. Alıkoyma hakkı
MADDE 68 – Hayvan başkasının taşınmazına zarar verirse, taşınmazın zilyedi hayvanı yakalayabilir ve zararı tazmin edilene kadar alıkoyabilir.
Zilyet, hayvan sahibine bilgi vermek ve sahibini bulmak için çaba göstermek zorundadır.
3. Yapı malikinin sorumluluğu
a. Giderim yükümlülüğü
MADDE 69 – Bir yapının maliki, yapım bozuklukları veya bakım eksikliklerinden doğan zararı tazmin etmekle yükümlüdür.
İntifa veya oturma hakkı sahipleri de malik ile birlikte müteselsil sorumludur.
Sorumlular, kendilerine karşı sorumlu olan kişilere rücu edebilir.
b. Zarar tehlikesini önleme
MADDE 70 – Başkasına ait yapıdan zarar görme tehlikesi altında olan kişi, önlem alınmasını malikten isteyebilir.
Kamu hukuku kuralları saklıdır.
III. Tehlike sorumluluğu ve denkleştirme
MADDE 71 – Önemli ölçüde tehlike arz eden bir işletmenin faaliyetinden doğan zarardan, işletme sahibi ve varsa işleten müteselsilen sorumludur.
Eğer faaliyet, doğası gereği sık veya ağır zarara yol açabilecek nitelikteyse, bu işletme tehlikeli kabul edilir.
Bu tür faaliyete hukuk düzenince izin verilmiş olsa bile, zarar gören uygun bir bedelle denkleştirme talep edebilir.
C. ZamanaşımıI. Kural
MADDE 72 – Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.
Ancak, fiil ceza kanunlarına göre daha uzun zamanaşımı süresi gerektiren bir suçu oluşturuyorsa, bu süre uygulanır.
Zarar gören, haksız fiilden doğan tazminat istemi zamanaşımına uğramış olsa bile, borcu ifa etmekten kaçınabilir.
II. Rücu isteminde
MADDE 73 – Rücu istemi, tazminatın tamamının ödendiği ve birlikte sorumlu kişinin öğrenildiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde ödemenin yapıldığı tarihten itibaren on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.
Tazminat ödeyen kişi, durumu birlikte sorumlu olan kişilere bildirmek zorundadır. Bildirilmediği takdirde, zamanaşımı dürüstlük kuralına göre belirlenir.
D. YargılamaI. Ceza hukuku ile ilişkisinde
MADDE 74 – Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken ceza hukukunun hükümleriyle bağlı değildir.
Ceza hâkiminin kararı, hukuk hâkimini bağlamaz.
II. Tazminat hükmünün değiştirilmesi
MADDE 75 – Bedensel zarar tam belirlenememişse, hâkim kararın kesinleşmesinden sonra iki yıl içinde tazminat hükmünü değiştirme yetkisini saklı tutabilir.
III. Geçici ödemeler
MADDE 76 – Zarar gören inandırıcı deliller sunduğu ve mali durumu bunu gerektirdiği takdirde, hâkim davalının geçici ödeme yapmasına karar verebilir.
Geçici ödemeler tazminattan mahsup edilir; tazminata hükmedilmezse, alınan meblağ faiziyle birlikte geri verilir.
ÜÇÜNCÜ AYIRIM — Sebepsiz Zenginleşmeden Doğan Borç İlişkileri A. KoşullarıI. Genel olarak
MADDE 77 – Haklı bir sebep olmaksızın bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşen, bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlüdür.
Geçersiz, gerçekleşmemiş veya sona ermiş bir sebebe dayanarak elde edilen kazanç da buna dahildir.
II. Borçlanılmamış edimin ifası
MADDE 78 – Kendi rızasıyla borçlanmadığı bir edimi yerine getiren kişi, bunu ancak borçlu olduğunu zannederek yaptıysa geri isteyebilir.
Zamanaşımına uğramış borcun ödenmesi veya ahlaki bir yükümlülüğün yerine getirilmesi geri istenemez.
B. Geri vermenin kapsamıI. Zenginleşenin yükümlülüğü
MADDE 79 – Sebepsiz zenginleşen, geri isteme sırasında elinde kalan kısmı iade etmekle yükümlüdür.
Eğer zenginleşmeyi kötü niyetle elden çıkarmışsa ya da iade gerekeceğini bilmesi gerekiyorsa, tamamını geri vermek zorundadır.
II. Giderleri isteme hakkı
MADDE 80 – Zenginleşen iyiniyetli ise yaptığı zorunlu ve yararlı giderleri geri isteyebilir.
Kötü niyetliyse, sadece mevcut değer artışının karşılığı istenebilir.
Hiçbir durumda lüks giderler talep edilemez; ancak zarar vermeden ayrılabilen eşyaları geri almaya hakkı vardır.
C. Geri istenememeMADDE 81 – Hukuka veya ahlaka aykırı bir sonucun gerçekleşmesi amacıyla verilen şey geri istenemez.
Ancak hâkim, bu şeyin Devlete mal edilmesine karar verebilir.
D. ZamanaşımıMADDE 82 – Sebepsiz zenginleşmeden doğan istem, hak sahibinin zenginleşmeden haberdar olduğu tarihten itibaren iki yıl ve her hâlde zenginleşmenin gerçekleştiği tarihten itibaren on yıl içinde zamanaşımına uğrar.
Eğer zenginleşme bir alacak hakkı olarak kazanılmışsa, karşı taraf zamanaşımı dolsa bile ödemekten kaçınabilir.
İKİNCİ BÖLÜM — Borç İlişkisinin Hükümleri BİRİNCİ AYIRIM — Borçların İfasıA. Genel olarak
I. Şahsen ifa zorunluluğunun olmaması
MADDE 83 – Alacaklının menfaati yoksa, borçlu borcunu bizzat kendisi ifa etmek zorunda değildir.
II. İfanın konusu
1. Kısmen ifa
MADDE 84 – Borcun tamamı muaccel ise alacaklı kısmi ifayı reddedebilir.
Kısmi ifayı kabul ederse, borçlu bu kısmı ifa etmekten kaçınamaz.
2. Bölünemeyen borç
MADDE 85 – Bölünemeyen borçta her alacaklı, borcun tamamını isteyebilir.
Borçlular da borcun tamamından sorumludur; ifa eden borçlu, diğerlerinden paylarını isteyebilir.
3. Çeşit borcu
MADDE 86 – Seçim hakkı aksi kararlaştırılmadıkça borçluya aittir. Ancak, edim ortalama nitelikten düşük olamaz.
4. Seçimlik borç
MADDE 87 – Edimlerden birinin seçimi genelde borçluya aittir.
5. Faiz
MADDE 88 – Sözleşmede aksi yoksa, faiz oranı yürürlükteki mevzuata göre belirlenir.
Sözleşmeyle belirlenen faiz oranı, yasal oranın %50’sini aşamaz.
B. İfa yeriMADDE 89 – Borcun ifa yeri tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirlenir.
Aksi kararlaştırılmamışsa:
  1. Para borçları, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde,
  2. Parça borçları, sözleşmenin kurulduğu sırada borç konusunun bulunduğu yerde,
  3. Diğer tüm borçlar, doğdukları sırada borçlunun yerleşim yerinde ifa edilir.
Eğer alacaklı yerleşim yerini değiştirmişse ve bu ifayı önemli ölçüde zorlaştırıyorsa, borç önceki yerleşim yerinde ifa edilir.
C. İfa zamanıI. Süreye bağlanmamış borç
MADDE 90 – Taraflarca belirlenmemişse, her borç doğduğu anda muaccel olur.
II. Süreye bağlı borç
1. Aya ilişkin sürelerde vade
MADDE 91 –
  • Ayın başlangıcı: 1. gün,
  • Ayın sonu: son gün,
  • Ayın ortası: 15. gün olarak kabul edilir.
  • Gün belirtilmemişse, vade o ayın son günü sayılır.
2. Diğer sürelerde vade
MADDE 92 –
  • Gün olarak belirlenmişse: süre, sözleşmenin kurulduğu gün hesaba katılmadan dolmuş olur.
  • 8 veya 15 gün: tam gün olarak hesaplanır.
  • Hafta: son haftanın aynı gününde biter.
  • Ay, yıl vb.: süre, sözleşmenin kurulduğu gün ayın kaçıncı günü ise, o gün biter.
  • Yarım ay: 15 gün olarak kabul edilir.
3. Tatil günleri
MADDE 93 – Vade günü tatilse, bir sonraki iş gününe geçer. Aksine anlaşma yapılabilir.
III. İş saatlerinde ifa
MADDE 94 – Borç, alışılmış iş saatlerinde ifa edilir.
IV. Sürenin uzatılması
MADDE 95 – Süre uzatılmışsa, yeni süre önceki sürenin sona erdiği günü takip eden günden başlar.
V. Erken ifa
MADDE 96 – Borçlu, süre dolmadan önce edimini ifa edebilir. Ancak erken ifa sebebiyle indirim talep edemez (aksine düzenleme olmadıkça).
VI. Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde1. İfada sıra
MADDE 97 – Taraf, kendi borcunu ifa etmeden veya ifasını önermeden, diğer taraftan ifa talep edemez.
2. İfa güçsüzlüğü
MADDE 98 – Taraflardan biri borcunu ifa edemez hâle gelirse (iflas, haciz vb.), diğer taraf edimini erteleyebilir veya güvence verilmezse sözleşmeden dönebilir.
D. ÖdemeI. Ülke parası ile
MADDE 99 – Para borcu, ülke parası ile ödenir.
Eğer başka bir para biriminde ödeme kararlaştırılmışsa ve "aynen ödeme" ibaresi yoksa, borç ülke parasıyla da ödenebilir.
Borç vade tarihinde ödenmezse, alacaklı isterse aynen, ister rayiç kurdan ülke parası ile ödeme talep edebilir.
II. Mahsup
1. Kısmen ödemede
MADDE 100 – Borçlu faiz veya gider ödemelerinde gecikmemişse, yaptığı kısmi ödemeyi ana borçtan mahsup edebilir.
Ancak, güvence alınmış kısımlar varsa borçlu bu kısımlara öncelik veremez.
2. Birden çok borçta
a. Borçlu ve alacaklının bildirimine göre
MADDE 101 – Borçlu, ödeme sırasında hangi borcu ödediğini alacaklıya bildirebilir.
Bildirmezse, alacaklının makbuzda belirttiği borç için ödeme yapılmış sayılır.
b. Kanuna göre
MADDE 102 – Açıklama yapılmazsa ödeme:
  • Önce muaccel borçlara,
  • Muaccel borç birden fazlaysa, ilk takip edilene,
  • Takip yoksa vadesi ilk gelene,
  • Vadesi aynı olan borçlarda güvencesi en az olana gider.
III. Makbuz ve senetlerin geri verilmesi
1. Borçlunun hakkı
MADDE 103 – Borcunu ödeyen borçlu, makbuz ve senedin geri verilmesini veya iptalini isteyebilir.
2. Hükümleri
MADDE 104 –
  • Faiz veya kira makbuzu önceki dönemleri de kapsar.
  • Ana para makbuzu varsa, faizlerin de ödendiği varsayılır.
  • Borç senedi iade edilmişse, borç sona ermiş sayılır.
3. Senedin geri verilememesi
MADDE 105 – Alacaklı, senedi kaybettiğini bildirirse, borçlu iptal ve sona erdiğine dair resmi belge isteyebilir.
E. Alacaklının temerrüdüI. Koşulları
MADDE 106 – Alacaklı, borç gereği gibi teklif edildiği hâlde, haklı bir neden olmadan kabul etmezse veya gerekli hazırlıkları yapmazsa temerrüde düşer.
Bir müteselsil borçludan biri reddedilirse, hepsi reddedilmiş sayılır.
II. Hükümleri
1. Bir şeyin teslimine ilişkin edimlerde
a. Tevdi hakkı
MADDE 107 – Alacaklı temerrüde düşerse, borçlu teslim edeceği şeyi masraf ve zarar alacaklıya ait olmak üzere tevdi ederek borcundan kurtulabilir.
b. Satma hakkı
MADDE 108 – Tevdi mümkün değilse veya eşya bozulabilir ya da yüksek bakım masrafı varsa, hâkim izniyle açık artırma yapılabilir.
Bazı hâllerde açık artırma veya önceden ihtar zorunlu değildir.
c. Tevdi konusunu geri alma
MADDE 109 – Alacaklı kabul etmediği sürece, borçlu tevdi ettiği şeyi geri alabilir.
Geri alındığında borç, tüm yan haklarıyla birlikte devam eder.
2. Diğer edimlerde
MADDE 110 – Borcun konusu bir teslim değilse, borçlu alacaklının temerrüdü hâlinde borçlunun temerrüdüne ilişkin hükümlere göre sözleşmeden dönebilir.
F. Diğer ifa engelleriI. Borçlunun sorumlu tutulmaması
MADDE 111 – Borcun ifası, borçlunun sorumlu tutulamayacağı bir sebeple imkânsız hâle gelirse, borç sona erer.
Borçlunun kusuru varsa, zarar görene tazminat ödemekle yükümlüdür.
II. Kısmi imkânsızlık
MADDE 112 – Borcun bir kısmı imkânsız hâle gelmişse, sadece o kısım sona erer.
Ancak alacaklının menfaati kalmamışsa, sözleşmeden tümüyle dönebilir.
İKİNCİ AYIRIM — Borcun İfa Edilmemesinin Sonuçları A. Borçlunun temerrüdüI. Koşulları
MADDE 117 – Borç muaccel olduğu hâlde, alacaklının ihtarına rağmen borçlu borcunu ifa etmezse temerrüde düşer.
İhtar gerekmeyen hâller:
  • Borç için gün belirlenmişse,
  • Borç konusunun ifası yalnız belirli bir süre için mümkünse,
  • Borçlu ifadan kaçınacağını açıkça bildirmişse.
II. Hükümleri
1. Gecikme tazminatı
MADDE 118 – Borçlu, temerrütten dolayı alacaklının uğradığı zararları tazminle yükümlüdür.
Alacaklı temerrüt faizini de talep edebilir.
2. Temerrüt faizi
a. Genel olarak
MADDE 119 – Temerrüde düşen borçlu, faiz ödemekle yükümlüdür.
Faiz oranı sözleşmede yoksa, yasal faiz uygulanır.
Faiz anaparaya eklenip yeniden faiz işleyemez (bileşik faiz yasağı), istisna: ticari işler.
b. Faiz oranı
MADDE 120 – Sözleşmeyle kararlaştırılmış faiz oranı, temerrüt faiz oranını da belirler.
Aksi hâlde, temerrüt faizi yasal oranda hesaplanır.
c. Geç ödeme tazminatı
MADDE 121 – Temerrüt faizi dışında da zarar doğmuşsa, alacaklı bunu ayrıca talep edebilir.
III. Alacaklının seçimlik hakları
1. Genel olarak
MADDE 123 – Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde, alacaklı borçlu temerrüde düştüğünde:
a) Sözleşmede ısrar edip ifa ve gecikme tazminatı talep edebilir.
b) Uygun süre verip, bu sürede ifa olmazsa sözleşmeden dönebilir.
2. Süre verilmesine gerek olmayan hâller
MADDE 124 – Aşağıdaki durumlarda süre vermeye gerek yoktur:
  • Borçlu ifadan kesin olarak kaçınmışsa,
  • Sürede ifa edilmeyeceği belli ise,
  • Belirlenen sürede ifa edilmemişse,
  • İşin niteliği gereği süre gereksizse.
3. Dönme bildirimi
MADDE 125 – Sözleşmeden dönmek isteyen alacaklı, bu iradesini derhal borçluya bildirmelidir.
4. Tazminat isteme hakkı
MADDE 126 – Alacaklı, dönme hakkını kullansa da zararının tazminini isteyebilir.
ÜÇÜNCÜ AYIRIM
Borç İlişkilerinin Üçüncü Kişilere Etkisi
A. Genel olarakMADDE 127 – Borç ilişkisi, kural olarak yalnız taraflar arasında hüküm doğurur.
Ancak, borcun konusu ya da niteliği gereği üçüncü kişileri de etkileyebilir.
Kanunun öngördüğü hâllerde üçüncü kişilere karşı da hak ve borç doğabilir.
B. Üçüncü kişi yararına sözleşmeI. Tanımı ve hükümleri
MADDE 128 – Sözleşmede taraflardan biri, üçüncü bir kişi yararına edimde bulunmayı üstlenebilir.
Bu durumda üçüncü kişi, alacak hakkını doğrudan talep edebilir.
Ancak taraflar bu hakkı geri alma hakkını saklı tutmuşlarsa, üçüncü kişi hakkı reddedene kadar sözleşme geri alınabilir.
II. Rücu hakkı
MADDE 129 – Üçüncü kişi, kendisine tanınan hakkı kabul ettiğinde, alacaklı duruma geçer ve borçluya karşı doğrudan talepte bulunabilir.
Sözleşmenin kurulmasına veya geçersizliğine ilişkin savunmalar, üçüncü kişiye karşı da ileri sürülebilir.
C. Üçüncü kişinin fiilini taahhüt
MADDE 130 – Bir kimse, üçüncü kişinin belirli bir fiili yapacağını taahhüt edebilir.
Bu fiil yerine getirilmezse, taahhütte bulunan kişi tazminat ödemekle yükümlüdür.
Ancak, taahhüt edenin sorumluluktan kurtulması için gerekli özeni gösterdiğini ispat etmesi gerekmez.
D. Üçüncü kişi aleyhine sözleşme
MADDE 131 – Taraflar, üçüncü kişiye borç yükleyemez.
Ancak, üçüncü kişi bunu sonradan açıkça kabul ederse, borç onun için geçerli olur.
Aksi takdirde, üçüncü kişi sözleşme ile bağlı olmaz.
A. Alacağın devri (Temlik)I. Koşulları
MADDE 132 – Bir alacak, kanunen veya sözleşme ile yasaklanmamışsa, alacaklı tarafından bir üçüncü kişiye devredilebilir.
Temlik, yazılı şekilde yapılmalıdır.
Borçlunun rızası gerekmez.
II. Kapsamı
MADDE 133 – Alacağın devriyle birlikte:
  • Alacağa bağlı fer’î haklar (rehin, kefalet, faiz gibi),
  • Teminatlar,
  • Alacakla ilgili dava hakları da yeni alacaklıya geçer.
  • Ancak, devreden alacaklıya ait şahsi nitelikteki haklar devredilemez.
III. Borçluya karşı ileri sürülebilecek itirazlar
MADDE 134 – Borçlu, devralana karşı devreden alacaklıya karşı sahip olduğu defileri ve itirazları ileri sürebilir.
Ancak, devralan iyiniyetli ise ve borçlu bunları temlikten önce bildirmemişse, bazı defiler geçerli olmaz.
IV. Bildirim ve ispat yükü
MADDE 135 – Temlik, borçluya bildirilmeli veya borçlu tarafından kabul edilmelidir.
Borçluya karşı ileri sürülebilmesi için yazılı delil gerekir.
V. Temlikin hükmü
MADDE 136 – Borçlu, bildirim alana kadar eski alacaklıya ifa yapmakla borcundan kurtulur.
Ancak, borçlu temlikten haberdarsa, ifa geçerli sayılmaz.
B. Borcun devriI. Koşulları
MADDE 137 – Borç, alacaklının rızasıyla üçüncü kişiye devredilebilir.
Borçlu değişir, ancak borcun içeriği değişmez.
II. Rızanın şekli
MADDE 138 – Alacaklı, devre rızasını sözlü ya da yazılı verebilir.
Zımni rıza da mümkündür, fakat ispat yükü borçludadır.
III. Teminatların durumu
MADDE 139 – Borcun devri hâlinde teminatlar sona erer, ancak alacaklının açık rızasıyla devam edebilir.
Özellikle kefillerin sorumluluğu sona erer, aksi açıkça kararlaştırılmadıkça.
IV. Devrin borçluya etkisi
MADDE 140 – Yeni borçlu, eski borçlunun sahip olduğu savunmaları ileri süremez.
Ancak, borcun içeriği değişmemişse bazı defiler geçerli olabilir.
A. İfa ile sona ermeMADDE 141 – Borç, borçlunun edimini ifa etmesiyle sona erer.
İfa, alacaklının kabulüyle tamamlanmış olur.
Kısmi ifa kabul edilirse, sadece ifa edilen kısım için borç sona erer.
B. İbra (Borcun affı)MADDE 142 – Alacaklı, borçluyu borçtan açık şekilde kurtarırsa borç sona erer.
Bu işlem yazılı olarak yapılmalıdır.
Borçlu bu iradeyi kabul etmezse ibra geçerli olmaz.
C. Yenileme (Tecdîd)MADDE 143 – Taraflar, mevcut bir borcu ortadan kaldırıp onun yerine yeni bir borç kurarlarsa, eski borç sona erer.
Bu durumda, önceki borca bağlı teminatlar da sona erer, ancak aksi kararlaştırılabilir.
D. TakasI. Koşulları
MADDE 144 – Birbirine karşı aynı türden borcu olan taraflar, alacaklarını takas edebilirler.
Takas beyanı açık ve karşı tarafa bildirilmiş olmalıdır.
Takas hakkı, dava sırasında da ileri sürülebilir.
II. Takas edilemeyen borçlar
MADDE 145 – Aşağıdaki borçlar takas edilemez:
  1. Haczedilemeyen alacaklar,
  2. Nafaka borçları,
  3. Rızaya dayalı olarak başka yerde ödenmesi gereken borçlar,
  4. Zamanaşımına uğramış borçlar, borçlu beyan etmedikçe.
III. Takasın sonuçları
MADDE 146 – Takas beyanı ile birlikte her iki borç da sona erer.
Takas kısmi ise, yalnızca takas edilen kısım için borç sona ermiş sayılır.
E. Birleşme (İttihat)MADDE 147 – Alacak ve borç aynı kişide birleşirse (örneğin, miras veya devir sonucu), borç sona erer.
Ancak, menfaati olan üçüncü kişiler varsa (örneğin kefiller), birleşme borcu sona erdirmez.
F. İmkânsızlıkMADDE 148 – Borcun konusu, tarafların kusuru olmadan imkânsız hâle gelirse, borç sona erer.
İmkânsızlık kısmi ise, sadece o kısım sona erer.
Karşı taraf bir edimde bulunmuşsa, sebepsiz zenginleşme hükümleri uygulanır.
A. Müteselsil borçlulukI. Dış ilişki
MADDE 149 – Alacaklı, müteselsil borçlulardan dilediğine başvurabilir.
Borçlular borcun tamamından sorumludur.
Borçluların sayısı birden fazla olup borcun bölünmesi mümkün değilse, müteselsil sorumluluk varsayılır.
MADDE 150 – Alacaklının biriyle yaptığı işlemler (ifayı kabul etme, ibra, süre verme vb.), diğerlerini de etkiler.
Biri temerrüde düşerse, diğerleri de temerrüde düşmüş sayılır.
Ancak, ifa talebi diğer borçlulara yapılmamışsa, faiz gibi sonuçlar yalnız temerrüde düşen borçluya uygulanır.
MADDE 151 – Alacaklının dava veya icra takibi yaptığı borçlu, savunmalarını ileri sürebilir.
Ancak, diğer borçlulara özgü kişisel savunmalar kullanılamaz.
II. İç ilişki
MADDE 152 – Müteselsil borçlular, alacaklıya birlikte karşı sorumludurlar; ancak kendi aralarındaki paylaşım, aralarındaki ilişkiye göre belirlenir.
Aksi kararlaştırılmadıysa, borç eşit olarak bölünür.
Fazla ödeyen borçlu, diğerlerinden kendi paylarını talep edebilir.
MADDE 153 – İç ilişkideki payına düşenden fazlasını ödeyen borçlu, diğer borçlulara rücu edebilir.
Rücu eden borçlu, kendi ödemesi oranında alacaklının haklarına halef olur.
MADDE 154 – İç ilişkide haklı sebeple ödeme yapmayan borçlu varsa (örneğin iflas, affedilme), onun payı diğer borçlulara eşit şekilde dağıtılır.
B. Teselsülün yokluğu(Отсутствие солидарной ответственности)
MADDE 155 – Müteselsil sorumluluk kararlaştırılmamış veya kanun gereği yoksa, borçlular borcun sadece kendi paylarından sorumludur.
Alacaklı, her birinden yalnız kendi payını talep edebilir.
İfa eden borçlu, yalnız kendi borcunu sona erdirir.
C. Toplu borç ilişkisi(Совместное обязательство)
MADDE 156 – Borç birden çok kişi tarafından, bölünemeyecek bir bütünlük oluşturacak şekilde üstlenilmişse, her biri borcun tamamını ifa etmekle yükümlüdür.
Bu durumda müteselsil sorumluluk kuralları uygulanır.
D. İştirak halinde borçluluk(Совладение обязательством)
MADDE 157 – Miras ortaklığı gibi iştirak hâlinde borç ilişkilerinde, ortaklar borcun tamamından birlikte sorumludur.
İç ilişkideki paylaşım ise kendi aralarında geçerlidir.
E. Alacaklı çokluğu(Множественность кредиторов)
I. Paylı alacaklılık
MADDE 158 – Alacaklılar arasında açıkça müteselsil yetki verilmemişse, her alacaklı yalnız kendi payı oranında talepte bulunabilir.
Borçlu her bir alacaklıya, ancak onun payı kadar ödeme yapmakla yükümlüdür.
II. Müteselsil alacaklılık
MADDE 159 – Alacaklılar arasında müteselsil yetki varsa, borçlu her birine borcun tamamını ödeyebilir.
Borç sona erdiğinde tüm alacaklılar bakımından borç sona ermiş sayılır.
Alacaklılar arasındaki iç ilişki, kendi aralarındaki anlaşmalara tabidir.
A. Cezai şart(Штрафная неустойка)
I. Tanımı ve kapsamı
MADDE 160 – Taraflar, borcun hiç ya da gereği gibi ifa edilmemesi hâlinde ceza koşulu (cezai şart) ödeneceğini kararlaştırabilir.
Ceza koşulu, asıl borcun fer’isi olup, borcun ifasını güvence altına alır.
II. Alacaklının hakları
MADDE 161 – Borç hiç ya da gereği gibi ifa edilmezse, alacaklı hem ifayı hem ceza koşulunu isteyemez; biri tercih edilmelidir.
Ancak, borç kısmen ifa edilmişse, eksik kısmı için ceza talep edilebilir.
Alacaklı, zararı ceza koşulundan fazla ise, fazlasını ayrıca talep edemez; ancak kararlaştırılmışsa bu mümkündür.
III. Ceza koşulunun indirilmesi
MADDE 182 – Hâkim, aşırı ceza koşulunu kendiliğinden veya talep üzerine indirebilir.
İfa gerçekleşmişse, ceza sadece gecikmeden doğuyorsa, hâkim makul bir indirim yapabilir.
B. Teminat(Обеспечение)
MADDE 163 – Borç için taşınır, taşınmaz veya üçüncü kişi tarafından verilen güvenceyle teminat sağlanabilir.
Teminatın kapsamı, ifayı, gecikmeyi, zararları ve fer’î borçları da içerir.
Hakkın güvence altına alınması durumunda, teminatla ilgili özel hükümler saklıdır.
C. Rehin dışında güvence türleri(Виды обеспечения, кроме залога)
MADDE 164 – Teminat sadece rehinle sınırlı değildir.
Kefalet, garanti sözleşmesi, cezai şart gibi başka güvence yolları da mümkündür.
A. Sözleşmeye bağlılık ilkesi(Принцип обязательности договора)
MADDE 165 – Taraflar, kurdukları sözleşmeye uymakla yükümlüdür.
Sözleşmenin koşulları, dürüstlük kurallarına ve hukuka aykırı olmamak kaydıyla bağlayıcıdır.
B. Sözleşmenin değişen koşullara uyarlanması(Адаптация договора к изменившимся условиям)
MADDE 166 – Sözleşmenin kurulmasından sonra ortaya çıkan olağanüstü durumlar, taraflardan biri için ifayı çekilmez hâle getirirse, hâkim sözleşmeyi yeni koşullara uyarlayabilir veya feshine karar verebilir.
Taraf bu hakkı ancak iyi niyetli davranmışsa kullanabilir.
C. İyiniyet ve dürüstlük kuralları(Правила добросовестности и честности)
MADDE 167 – Borç ilişkilerinde taraflar, dürüstlük kurallarına uygun davranmakla yükümlüdür.
Bir hakkın kullanılmasında veya borcun ifasında dürüstlük kuralına aykırı davranış, hukuk düzeni tarafından korunmaz.
D. Hakkın kötüye kullanılması yasağı(Запрет злоупотребления правом)
MADDE 168 – Bir hakkın amacı dışında kullanılması veya başkasına zarar vermek amacıyla ileri sürülmesi hâlinde, bu hak kötüye kullanılmış sayılır ve hukuk düzeni tarafından korunmaz.
E. Borç ilişkisinde sadakat yükümlülüğü(Обязанность лояльности в обязательственном отношении)
MADDE 169 – Taraflar, borç ilişkisi süresince birbirlerine sadakat göstermek ve menfaatlerini gözetmek zorundadır.
Bu yükümlülük, sadece sözleşmeden değil, dürüstlük kuralından da doğar.
A. Geciktirici koşulI. Genel olarak
MADDE 170 – Bir sözleşmenin hüküm ifade etmesi, gerçekleşip gerçekleşmeyeceği bilinmeyen bir olguya bırakılmışsa, sözleşme geciktirici koşula bağlanmış olur.
Aksi kararlaştırılmadıkça, geciktirici koşula bağlı sözleşme, ancak koşulun gerçekleştiği andan başlayarak hüküm ifade eder.
II. Koşulun askıda olduğu sıradaki durum
MADDE 171 – Koşul gerçekleşinceye kadar borçlu, borcun gereği gibi ifasını engelleyecek her türlü davranıştan kaçınmakla yükümlüdür.
Koşula bağlı hakkı tehlikeye düşürülen alacaklı, alacağı koşula bağlı olmayan alacaklıların haklarını korumak üzere başvurabilecekleri önlemleri alabilir.
Koşulun gerçekleşmesinden önce yapılan tasarruflar, koşulun hükümlerini zedelediği oranda geçersiz olur.
III. Koşul gerçekleşinceye kadar elde edilen yararlar
MADDE 172 – Borcun konusunu oluşturan şey, koşulun gerçekleşmesinden önce elde edilen yararlarla birlikte alacaklıya teslim edilir.
Koşul gerçekleşmezse alacaklı, elde ettiği yararları geri vermekle yükümlüdür.
B. Bozucu koşulMADDE 173 – Sona ermesi önceden gerçekleşip gerçekleşmeyeceği bilinmeyen bir olguya bırakılan sözleşme, bozucu koşula bağlanmış olur.
Bozucu koşula bağlanmış sözleşmenin hükümleri, koşulun gerçekleştiği anda ortadan kalkar.
Aksi kararlaştırılmadıkça veya işin niteliğinden anlaşılmadıkça sona erme, geçmişe etkili olmaz.
C. Ortak hükümlerI. Koşulun gerçekleşmesi
MADDE 174 – Koşul, taraflardan birinin bizzat yerine getirmesi gerekli bir davranış değilse, o tarafın ölümü hâlinde mirasçısı onun yerine geçebilir.
II. Dürüstlük kurallarına aykırı engelleme
MADDE 175 – Taraflardan biri, koşulun gerçekleşmesine dürüstlük kurallarına aykırı olarak engel olursa, koşul gerçekleşmiş sayılır.
Taraflardan biri, koşulun gerçekleşmesini dürüstlük kurallarına aykırı biçimde sağlarsa, koşul gerçekleşmemiş sayılır.
III. Yasak koşullar
MADDE 176 – Bir koşul, hukuka veya ahlaka aykırı bir yapma veya yapmama fiilini sağlamak amacıyla konulmuşsa, bu koşula bağlı hukuki işlem kesin olarak hükümsüzdür.
A. Bağlanma parası(MADDE 177 –) Sözleşmenin kurulması sırasında bir taraf, diğer tarafa para verirse ve bu para bağlanma parası olarak kabul edilirse, bu ödeme sözleşmenin yapıldığının kanıtı sayılır.
Aksi kararlaştırılmadıkça, sözleşme ifa edildiğinde bağlanma parası toplam bedele mahsup edilir.
B. Cayma parası(MADDE 178 –) Sözleşmenin kurulması sırasında verilen para, cayma parası olarak kararlaştırılmışsa, sözleşmeden dönen taraf bununla bağlı olur:
  • Dönen veren tarafsa, verdiği cayma parasını geri alamaz.
  • Dönen alan tarafsa, aldığı cayma parasının iki katını geri verir.
  • Cayma hakkı kullanılmadığında, cayma parası toplam bedele mahsup edilir.
C. Cayma hakkı(MADDE 179 –) Taraflardan biri, sözleşmeden dönme hakkını saklı tutmuşsa ve bu hakkı kullanırsa, sözleşme geriye etkili olarak sona erer.
Bu durumda karşılıklı olarak sağlanan edimler sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iade edilir.
A. Borçların ifası(MADDE 180 –) Borç, ifa edileceği sırada mevcut olan hukukî ve fiilî durumlar çerçevesinde yerine getirilir.
İfa sırasında borcun konusu yok olmuşsa veya imkânsız hâle gelmişse, borç sona erer; ancak borçlunun kusuru varsa, tazminat ödemekle yükümlüdür.
B. İfa zamanı ve yeri(MADDE 181 –) Borç muaccel olduğu anda ifa edilmelidir.
İfa yeri sözleşmede kararlaştırılmamışsa:
  • Para borçları, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde,
  • Parça borçları, borcun kurulduğu sırada eşyanın bulunduğu yerde,
  • Diğer borçlar, borçlunun yerleşim yerinde ifa edilir.
C. Borcun sona erdirilmesi için yapılan anlaşmalar(MADDE 182 –) Taraflar, borcun hiç doğmamış sayılması, değiştirilmesi ya da sona erdirilmesi konusunda anlaşma yapabilirler.
Bu tür anlaşmalar yazılı şekilde yapılmalıdır; aksi hâlde geçerli sayılmaz.
A. Ceza koşulu
MADDE 183 – Taraflar, borcun hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi hâlinde belirli bir paranın ödenmesini kararlaştırabilirler (ceza koşulu).
Ceza koşulu, asıl borcun yanında doğar ve borçlunun kusuru olmasa bile istenebilir.
Ancak borçlu, ifanın imkânsızlığını ispat ederse sorumluluktan kurtulur.
MADDE 184 – Ceza koşulu, borç yerine getirilmezse ya da gereği gibi ifa edilmezse, alacaklı ifa talebinden vazgeçip doğrudan ceza koşulunu talep edebilir.
Aksine hüküm yoksa, ceza koşulu zararın varlığını ve miktarını ispat etmeksizin talep edilebilir.
Zarar doğmamış olsa dahi ceza koşulu geçerlidir.
MADDE 185 – Borcun kısmen ifa edilmesi hâlinde, ceza koşulunun ne oranda isteneceği tarafların anlaşmasına göre belirlenir.
Tarafların anlaşması yoksa, hâkim hakkaniyete göre karar verir.
B. Ceza koşulunun indirimi
MADDE 186 – Hâkim, aşırı gördüğü ceza koşulunu kendiliğinden veya talep üzerine indirir.
Ayrıca, borç ifa edilmişse ancak gecikme yaşanmışsa, sadece gecikmeye uygun düşen ceza istenebilir.
C. Güvence
MADDE 187 – Borçların yerine getirilmesini sağlamak amacıyla teminat alınabilir.
Teminat, taşınır veya taşınmaz rehini, kefalet, garanti veya başka yollarla olabilir.
Teminatın kapsamı açıkça belirlenmemişse, ana borcu ve fer’îlerini (faiz, zarar vb.) kapsar.
ALTINCI AYIRIM — Borçların ve Alacakların Devri
A. Alacağın devri (Temlik)
MADDE 188 – Alacaklı, alacağını üçüncü bir kişiye yazılı şekilde devredebilir.
Borçlunun rızası aranmaz, ancak borçluya bildirim veya onun kabulü gerekir.
Devralan kişi, devredilen alacağın tüm hak ve teminatlarına sahip olur.
MADDE 189 – Borçlu, devreden alacaklıya karşı sahip olduğu def’i ve itirazları yeni alacaklıya karşı da ileri sürebilir.
Ancak temlikin geçerli olduğunu bildiği hâlde buna sessiz kalırsa, bazı itiraz hakkını kaybedebilir.
MADDE 190 – Alacaklı, aynı alacağı birden fazla kişiye devretmişse, borçluya önce bildirilen devralan öncelikli olur.
İyiniyetli olan devralan lehine hükümler saklıdır.
B. Borcun devri
MADDE 191 – Borçlu, borcunu üçüncü bir kişiye devredebilir; ancak alacaklının açık rızası gereklidir.
Alacaklı isterse, devralan borçluya karşı dava açabilir.
MADDE 192 – Borcun devriyle birlikte teminatlar sona erer, ancak teminat verenin rızasıyla devam ettirilebilir.
Kefalet ve rehinler bu kurala tabidir.
MADDE 193 –Borcun devrinde, devralan borçlu, borcun asıl içeriğiyle birlikte bütün fer’îlerini (faiz, teminat, cezai şart vb.) de üstlenmiş sayılır.
Alacaklının devralan borçluya karşı ileri sürebileceği tüm hak ve savunmalar saklıdır.
MADDE 194 –Borcun devrinden sonra, alacaklıya karşı borcu ifa eden kişi, eski borçlunun sahip olduğu def’ileri kullanamaz.
Ancak, alacaklı ile yeni borçlu arasında aksi kararlaştırılmışsa, farklı sonuç doğabilir.
MADDE 195 –Borcun devri geçerli olduktan sonra, eski borçlu artık borçtan sorumlu değildir.
Ancak, devreden borçlunun devrin yapıldığı sırada alacaklıya karşı taahhütleri varsa, bunlar devam eder.
MADDE 196 –Borcun devri ile birlikte, devreden borçlunun alacaklıya karşı ileri sürebileceği savunma ve itiraz hakları devralan borçluya geçmez.
Ancak, alacaklı bu hakların devredilmesini kabul etmişse geçer.
MADDE 197 –Alacaklı, borcun devrini açıkça veya zımni olarak onayladığında, devralan borçluya karşı talepte bulunabilir.
Bu durumda borçlu değişmiş olur.
MADDE 198 –Borcun devri geçerli olduktan sonra, devralan borçlu, borcu devreden borçluya rücu edebilir.
Ancak aralarındaki iç ilişkiye göre bu hak sınırlanabilir veya kaldırılabilir.
MADDE 199 –Taraflar arasında borcun devrine ilişkin yapılan anlaşma, şekle tabi değildir; ancak ispat için yazılı olması tavsiye edilir.
Borcun devri, üçüncü kişilere karşı ileri sürülebilmesi için yazılı ispat gerektirir.
MADDE 200 –Borcun devri, alacaklıya karşı ancak onun açık veya örtülü rızası ile geçerlilik kazanır.
Rıza verilmediği sürece eski borçlu borçtan sorumlu kalmaya devam eder.
MADDE 201 –Borcun devri ile birlikte teminatlar ve fer’î haklar sona erer.
Ancak, teminat verenin açık rızası varsa devam eder.
MADDE 202 –Borcun devri sırasında üçüncü kişi, borçlu yerine geçerse ve bu kişi borcu yerine getirmezse, eski borçluya rücu hakkı doğar.
Ancak bu rücu hakkı, iç ilişkideki hükümlerle sınırlıdır.
MADDE 203 –Bir alacağın veya borcun devriyle birlikte, taraflar arasında doğabilecek tüm uyuşmazlıklarda görevli ve yetkili mahkemeler taraflarca belirlenebilir.
Ancak bu düzenleme, kamu düzenine ve tüketici haklarına aykırı olamaz.
MADDE 204 –Borcun devri nedeniyle zarar gören tarafın, devreden tarafa karşı tazminat talep etme hakkı saklıdır.
Bu zarar, özellikle teminatların sona ermesinden veya itiraz haklarının kaybından kaynaklanıyorsa geçerlidir.
MADDE 205 –Borcun devrinin iptali, ancak borçlunun veya alacaklının hileli davrandığının ispatıyla mümkündür.
İptal hâlinde, borç devredilmemiş sayılır.
MADDE 206 –Borcun devrine ilişkin hükümler, kamu hukuku ilişkileri ve özel düzenlemelere tabi işlemler dışında, tüm borç ilişkilerine uygulanır.
C. Alıcının borçları
I. Satım bedelini ödeme borcu
MADDE 212 – Alıcı, kararlaştırılan satış bedelini, kararlaştırılan yer ve zamanda satıcıya ödemekle yükümlüdür.
Aksi kararlaştırılmadıkça, ödeme satıcının ifa zamanındaki yerleşim yerinde yapılır.
II. Satılanı teslim alma borcu
MADDE 213 – Alıcı, satılanı kararlaştırıldığı gibi teslim almakla yükümlüdür.
Teslim almayı haklı bir neden olmaksızın reddederse, satıcı alıcının temerrüdüne ilişkin hükümlere göre işlem yapabilir.
III. Gözden geçirme ve ayıbı bildirme borcu
MADDE 214 – Alıcı, teslim aldığı malı mümkün olan en kısa sürede gözden geçirmek ve ayıpları satıcıya bildirmekle yükümlüdür.
Gizli ayıplar fark edildiğinde, fark edilmesinden itibaren makul sürede bildirilmelidir.
Aksi hâlde, malı olduğu gibi kabul etmiş sayılır.
IV. Bedelin ödenmemesi ve temerrüt
MADDE 215 – Alıcı, bedeli ödemez veya geç öderse, satıcı temerrüt hükümlerine dayanabilir.
Satıcı, bedelin ödenmesini bekleyebilir veya sözleşmeden dönebilir.
Ayrıca zarar doğmuşsa tazminat da talep edebilir.
V. Alıcının temerrüdü hâlinde satıcının hakları
MADDE 216 – Alıcı satılanı teslim almazsa ve bu nedenle satıcı zarar görüyorsa, satıcı:
  • Satılanı tevdi edebilir,
  • Mahkeme kararıyla sattırabilir,
  • Sözleşmeden dönebilir ve tazminat isteyebilir.
Satılan mal çabuk bozulacaksa, mahkeme izni olmadan da satılabilir.
D. Satıcının sorumluluğu
I. Zararın satıcıya ait olması
MADDE 217 – Teslimden önce satılanın ziyaı veya hasarı, satıcının sorumluluğundadır.
Teslimden sonra oluşan zarar ve hasarlar alıcıya aittir.
Ancak, satıcı teslimi geciktirmişse veya kusurluysa sorumluluk devam eder.
II. Üçüncü kişinin mülkiyet iddiası
MADDE 218 – Satılanın mülkiyeti üçüncü kişiye aitse ve alıcı bu nedenle zilyetlikten yoksun kalırsa, satıcı bu zararı tazminle yükümlüdür.
Alıcı, bu durumda sözleşmeden dönebilir ve zararını isteyebilir.
III. Üçüncü kişinin sınırlı aynî hakları
MADDE 219 – Satılan üzerinde üçüncü kişinin sınırlı aynî hakları (rehin, intifa vb.) varsa ve bu haklar alıcıya devredilmemişse, alıcı sözleşmeden dönebilir veya bedelden indirim isteyebilir.
IV. Ayıptan sorumluluk1. Genel olarak
MADDE 220 – Satıcı, ayıpları gizlemiş veya garanti vermişse her hâlükârda sorumludur.
Satılan ayıplıysa ve bu ayıp normal kullanım veya sözleşme amacına uygunluğu etkiliyorsa, satıcı sorumludur.
2. Ayıp hâllerinde alıcının seçimlik hakları
MADDE 221 – Alıcı, ayıplı malda şu haklardan birini kullanabilir:
a) Sözleşmeden dönme,
b) Bedelden indirim,
c) Malın ayıpsız misli ile değiştirilmesi,
d) Ücretsiz onarım.
Bu seçimlik haklara ek olarak, zarar varsa tazminat da talep edilebilir.
3. Sorumluluğun kapsamı
MADDE 222 – Ayıp dolayısıyla satıcı, doğrudan zarardan ve varsa dolaylı zararlar ile kar kaybından da sorumludur.
Ancak, ağır kusur yoksa dolaylı zararlar talep edilemeyebilir.
4. Ayıp bildirim süresi
MADDE 223 – Alıcı, ayıbı teslimden sonra makul sürede satıcıya bildirmezse, satılanı olduğu gibi kabul etmiş sayılır.
Ancak gizli ayıplarda bu süre, öğrenmeden itibaren işlemeye başlar.
İhbarın yazılı olması gerekmez ama ispatı alıcıya aittir.
5. Zamanaşımı
MADDE 224 – Satıcının ayıptan sorumluluğu, mal tesliminden itibaren 2 yıl içinde zamanaşımına uğrar.
Taşınmaz satışlarında bu süre 5 yıldır.
Ayıp hileyle gizlenmişse süre işlemez.
6. Sorumsuzluk anlaşmaları
MADDE 225 – Satıcı, ayıptan doğan sorumluluğunu sözleşmeyle sınırlayabilir veya kaldırabilir.
Ancak, ağır kusur veya hile durumunda bu hükümler geçerli olmaz.
E. Satışın özel türleri
I. Peşin satış
MADDE 226 – Peşin satışta, mal teslimi ve bedel ödemesi aynı anda yapılır.
Taraflardan biri edimini yerine getirmezse, diğeri ifa yükümlülüğünden kaçınabilir.
Temerrüt hâlinde genel hükümler uygulanır.
II. Örnek veya numune üzerine satış
MADDE 227 – Mal, sunulan örnek veya numuneye uygun olarak teslim edilmek zorundadır.
Teslim edilen mal, örneğe uygun değilse, alıcı ayıptan sorumluluğa ilişkin hükümleri uygulatabilir.
Açıkça başka bir kalite kararlaştırılmışsa bu hüküm uygulanmaz.
III. Açık artırma yoluyla satış
MADDE 228 – Açık artırma satışlarında sözleşme, en yüksek teklifi verenin bu teklifi kabul edilince kurulur.
Satışın yapılma kuralları önceden ilan edilir.
Açık artırmaya katılanlar bu kuralları kabul etmiş sayılır.
IV. Taksitle satış
MADDE 229 – Taksitle satışta, alıcı bedeli belirlenen vadelerde ödemeyi kabul eder.
Taraflar arasında ayrı bir ödeme planı yapılır.
Alıcı vadeye uymazsa, satıcı sözleşmeden dönme veya kalan bedelin tamamını isteme hakkına sahiptir.
MADDE 230 – Taksitle satışta, satıcı sözleşmeden dönme hakkını ancak alıcıya yazılı olarak süre verip uyardıktan sonra kullanabilir.
Bu süre makul olmalı ve en az 7 gün olmalıdır.
V. Taşınmaz satışları
MADDE 231 – Taşınmaz satışları resmi şekilde ve tapu sicilinde tescil ile geçerlilik kazanır.
Şekil şartına uyulmayan satışlar geçersizdir.
Sadece sözleşme yapılması mülkiyeti devretmez.
VI. Satış vaadi
MADDE 232 – Taraflar, gelecekte yapılacak satış için bağlayıcı bir satış vaadi sözleşmesi yapabilir.
Bu sözleşme de taşınmazlar için resmi şekilde yapılmalıdır.
Satış vaadi, taraflardan birinin istemi üzerine satışa dönüştürülebilir.
İKİNCİ BÖLÜM – Trampa Sözleşmesi
A. Tanımı
MADDE 233 – Trampa sözleşmesi, tarafların karşılıklı olarak mal veya haklarını birbirine devretmeyi üstlendikleri sözleşmedir.
Her iki taraf da satıcı ve alıcı konumundadır.
Satım sözleşmesine ilişkin hükümler kıyasen uygulanır.
B. Ayıptan ve zapttan sorumluluk
MADDE 234 – Trampa sözleşmesinde, her taraf verdiği malın ayıpsız ve üçüncü kişilerin hakkına konu olmadığını garanti eder.
Taraflardan biri ayıplı veya başkasına ait bir şey vermişse, diğer taraf satım sözleşmesindeki haklarını kullanabilir:
  • Bedel indirimi,
  • Sözleşmeden dönme,
  • Tazminat talebi vb.
C. Diğer hükümler
MADDE 235 – Trampa sözleşmesinde, mülkiyetin devri ve ifa zamanı gibi konularda satım sözleşmesinin hükümleri uygulanır.
Taşınmazların trampasında resmi şekil ve tapuya tescil zorunludur.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM – Bağışlama Sözleşmesi
III. Yarar ve hasar
MADDE 245 – Satılanın tescilden sonraki bir zamanda alıcı tarafından teslim alınması için sözleşmeyle bir süre belirlenmişse, onun yarar ve hasarı, alıcıya teslimle geçer.
Bu hüküm, alıcının satılanı teslim almada temerrüde düşmesi durumunda da uygulanır.
IV. Taşınır satışına ilişkin kuralların uygulanmasıMADDE 246 – Taşınır satışına ilişkin kurallar, kıyas yoluyla taşınmaz satışında da uygulanır.
DÖRDÜNCÜ AYIRIM – Bazı Satış Türleri(РАЗДЕЛ IV — Отдельные виды продажи)
A. Örnek üzerine satışI. Tanımı
MADDE 247 – Örnek üzerine satış, tarafların sözleşmenin konusu olan malın alıcıya veya üçüncü bir kişiye bırakılan bir örneğe ya da tespit ettikleri bir mala uygun olması üzerinde anlaşmalarıyla yapılan satıştır.
II. İspat yükü
MADDE 248 – Örnek üzerine satışta kendisine örnek verilen taraf, elindeki örneğin kendisine verilmiş örnek olduğunu ispat yükü altında değildir.
Örneğin biçimi değişmiş olsa bile, bu değişiklik gözden geçirmenin doğal sonucuysa alıcının iddiası doğru kabul edilir.
Karşı taraf, aksini her hâlükârda ispat edebilir.
B. Beğenme koşuluyla satışI. Tanımı
MADDE 249 – Beğenme koşuluyla satış, alıcının satılanı deneyerek veya gözden geçirerek beğenmesi koşuluyla yapılan satıştır.
II. Hükümleri
MADDE 250 – Beğenme koşuluyla satışta alıcı, satılanı kabul etmekte veya hiçbir sebep göstermeksizin geri vermekte serbesttir.
Satılanın mülkiyeti, beğenme gerçekleşene kadar satıcıda kalır.
III. Deneme veya gözden geçirme
1. Satıcının yanında
MADDE 251 – Alıcı, satıcının yanında gerekli sürede satılanı kabul edip etmediğini açıklamazsa, satıcı sözleşmeden bağlayıcılıktan kurtulur.
2. Alıcının yanında
MADDE 252 – Deneme için alıcıya gönderilen satılan, belirlenen sürede geri verilmez veya beğenilmediği bildirilmezse, beğenilmiş sayılır.
Ayrıca, satılanı kullanmak veya ödeme yapmak da beğenme anlamına gelir
C. Taksitle satışI. Tanımı
MADDE 253 – Taksitle satış, satış bedelinin en az iki taksitte ve belirli vadelerde ödenmesi kararlaştırılan satış türüdür.
Taksitle satışlara ilişkin özel hükümlerin uygulanabilmesi için bu durumun yazılı olarak kararlaştırılması gerekir.
II. Yazılı şekil
MADDE 254 – Taksitle satış sözleşmesi yazılı şekilde yapılmadıkça geçerli olmaz.
Sözleşmede özellikle:
  • Malın cinsi ve nitelikleri,
  • Satış bedeli,
  • Peşinat ve taksit miktarları,
  • Faiz oranı ve toplam borç,
  • Vadeler
  • açıkça belirtilmelidir.
III. Cayma hakkı
MADDE 255 – Alıcı, on dört gün içinde sözleşmeden dönebilir.
Bu sürede malı kullanmamış olmalı и geri iade etmeye hazır bulunmalıdır.
Satıcı, yapılan ödemeleri faiziyle birlikte iade eder.
IV. Temerrüt
MADDE 256 – Alıcı, birbirini izleyen en az iki taksidi ödemekte temerrüde düşerse ve ödenmeyen taksitler toplam borcun %10’unu aşıyorsa, satıcı sözleşmenin feshini isteyebilir.
Ancak, satıcı yazılı olarak en az 1 hafta süre verip borcun ödenmesini talep etmelidir.
V. Taksitli satışlarda diğer hükümler
MADDE 257 – Taksitle satışta, satıcının ayıba karşı sorumluluğu, mülkiyetin devri, teslim ve diğer genel satış hükümleri aynen uygulanır.
E. Ön ödemeli konut satışları(MADDE 258 –) Tüketicilerin korunması hakkında kanun hükümleri saklı kalmak kaydıyla, ön ödemeli konut satışlarında;
  • Sözleşme yazılı olarak yapılır,
  • Tüketici lehine cayma hakları düzenlenir,
  • İnşaat tamamlanmadan mülkiyet devri yapılamaz,
  • Güvence ve sigorta hükümleri uygulanır.
A. Tanımı
MADDE 259 – Trampa sözleşmesi, tarafların karşılıklı olarak bir malı diğerine devretmeyi üstlendikleri sözleşmedir.
Her iki taraf hem satıcı hem alıcı konumundadır.
Satım sözleşmesine ilişkin hükümler kıyas yoluyla uygulanır.
B. Ayıp ve zapttan sorumluluk
MADDE 260 – Taraflardan her biri, verdiği şeyin ayıpsız ve üçüncü kişilerin haklarından ari olduğunu garanti eder.
Verilen şey ayıplıysa veya üçüncü kişiye aitse, diğer taraf satım sözleşmesindeki hakları kullanabilir:
  • Sözleşmeden dönme,
  • Değer farkı isteme,
  • Tazminat talebi vb.
ALTINCI BÖLÜM – Taksitle Satışa İlişkin Diğer Düzenlemeler A. Finansal kiralama sözleşmesi
MADDE 261 – Finansal kiralama, bir malın mülkiyeti kiralayanda kalmak üzere kullanım hakkının belli bir bedel karşılığında kiracıya bırakılmasıdır.
Kiralama sonunda, mülkiyet kiracıya geçebilir.
B. Sözleşmeye uygulanacak hükümler
MADDE 262 – Finansal kiralama sözleşmesine kıyasen satış, kira ve kredi sözleşmesi hükümleri uygulanır.
Kira süresi boyunca malın bakım ve onarımı kiracıya aittir.
C. Cayma hakkı ve temerrüt
MADDE 263 – Kiracı, malı teslim aldıktan sonra on dört gün içinde herhangi bir neden göstermeksizin sözleşmeden dönebilir.
Kiracı kira bedelini ödemez veya malı amaç dışı kullanırsa, kiralayan sözleşmeyi feshedebilir ve zararın tazminini talep edebilir.
II. Ön ödemeli taksitle satış 1. Tanımı, şekli ve içeriği
MADDE 264 – Ön ödemeli taksitle satış, alıcının taşınır bir malın satış bedelini önceden kısım kısım ödemeyi, satıcının da bedelin tamamen ödenmesinden sonra satılanı alıcıya devretmeyi üstlendikleri satıştır.
Bu sözleşme yazılı şekilde yapılmadıkça geçerli olmaz. Sözleşmede aşağıdaki hususlar yer alır:
  1. Tarafların adı ve yerleşim yeri,
  2. Satışın konusu,
  3. Toplam satış bedeli,
  4. Taksitlerin sayısı, tutarı, vadesi ve süresi,
  5. Taksitleri kabul edecek banka,
  6. Faiz miktarı,
  7. Cayma hakkı ve süresi (en az 7 gün),
  8. Cayma parası tutarı,
  9. Sözleşmenin yapıldığı yer ve tarih.
2. Tarafların hak ve borçlarıa. Ödemelerin güvenceye bağlanması
MADDE 265 – Ödeme süresi bir yıldan uzun veya belirsizse alıcı, ödemeleri kendi adına açılacak gelir getirici bir banka hesabına yatırmak zorundadır.
Hesaptan ödeme yalnızca her iki tarafın rızasıyla yapılabilir.
Alıcı cayarsa satıcı bu hesap üzerindeki tüm haklarını kaybeder.
b. Alıcının malın devrini isteme hakkı
MADDE 266 – Alıcı, tüm bedeli ödedikten sonra her zaman malın devrini isteyebilir.
Satıcı, malı başka yerden tedarik edecekse, alıcı ona uygun süre tanımak zorundadır.
Devir için taksitle satış koşullarına uyulması şarttır.
c. Satıcının sözleşmeden dönme hakkı
MADDE 267 – Alıcı temerrüde düşerse, satıcı yazılı ihtarda bulunarak makul bir süre verir. Bu sürede ödeme yapılmazsa satıcı sözleşmeden dönebilir.
Ceza koşulu varsa, bu %10’u geçemez.
d. Cayma hakkı
MADDE 268 – Alıcı, sözleşmeden cayma hakkını 7 gün içinde herhangi bir gerekçe göstermeden kullanabilir.
Satıcı, yapılan ödemeleri iade eder, malı alıcıdan geri almakla yükümlüdür.
e. Cayma parasının sınırı
MADDE 269 – Satıcının talep edebileceği cayma parası, toplam satış bedelinin %5’ini geçemez.
f. Devir süresi ve ön ödemeler
MADDE 270 – Malın devri 1 yıldan uzun süre sonra yapılacaksa, alıcı bu sürede sözleşmeden cayarsa satıcı, anapara faizi dışındaki haklarını kaybeder.
g. Temerrüt durumunda yaptırımlar
MADDE 271 – Alıcı üst üste 2 taksidi ödemezse ve bunlar toplam alacağın %10’unu aşarsa, satıcı 1 ay süre vererek ödeme isteme hakkına sahiptir.
Süre sonunda ödeme yapılmazsa, sözleşmeden dönebilir.
4. Uygulama alanının sınırlandırılması
MADDE 272 – Alıcı bir tacir veya ticari işletme adına hareket ediyorsa, 264–271. maddeler uygulanmaz.
III. Ortak hükümler
MADDE 273 – Taksitle satışa ilişkin temsilci onayı, ödeme kolaylıkları ve yargı yetkisine dair hükümler ön ödemeli satışlara da uygulanır.
Devir süresi bir yıldan uzun veya belirsizse ve ödeme önden yapılıyorsa, bu satış türüne ön ödemeli satış hükümleri kıyasen uygulanır.
IV. Açık artırma yoluyla satış
MADDE 274 – Açık artırma yoluyla satışlarda, satış anı en yüksek teklifin kabulüyle belirlenir.
Satış şartnamesinde aksi kararlaştırılmadıkça, teklif verildiğinde bağlayıcılık doğar.
Satıcı, artırma sonucunu kabul etmek zorunda değildir; kabul ile birlikte sözleşme kurulmuş olur.
V. Diğer hükümler
MADDE 275 – Satış bedelinin ödenmesi veya malın teslimine ilişkin gecikmelerde genel hükümler uygulanır.
Özellikle gecikmeden kaynaklı tazminat taleplerinde, Borçlar Kanunu’nun temerrüt ve ifa hükümleri esas alınır.
SEKİZİNCİ BÖLÜM – Kira Sözleşmesi
A. Genel hükümler I. Tanımı ve kapsamı
MADDE 276 – Kira sözleşmesi, kiraya verenin bir şeyi kullanıma bırakmayı, kiracının ise karşılığında kira bedeli ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.
Bu bölüm, taşınır ve taşınmaz kiralarını, adi ve ürün kirası ile konut ve çatılı işyeri kiralarını kapsar.
II. Kiraya verenin borçları1. Teslim borcu
MADDE 277 – Kiraya veren, kiralananı kararlaştırılan tarihte kullanıma hazır biçimde teslim etmek zorundadır.
Teslimde gecikme temerrüt sayılır.
2. Kullanıma elverişli halde bulundurma borcu
MADDE 278 – Kiraya veren, kira süresince kiralananı sözleşmeye uygun şekilde kullanılabilir hâlde tutmak zorundadır.
Aksi hâlde kiracı, uygun bir süre vererek ifa talep edebilir veya sözleşmeyi feshedebilir.
3. Ayıplardan sorumluluk
MADDE 279 – Kiralananda teslim sırasında mevcut ayıplardan kiraya veren sorumludur.
Ayıp gizli olsa dahi sorumluluk doğar. Kiracı, durumu öğrendiğinde gecikmeden bildirmelidir.
Gerekirse kira bedelinde indirim veya sözleşmeden dönme talep edebilir.
4. Üçüncü kişinin hak ileri sürmesi
MADDE 280 – Kiralanan üzerinde üçüncü bir kişinin ayni veya şahsi hakkı varsa ve bu kiracının kullanımını engelliyorsa, kiraya veren bu durumu ortadan kaldırmazsa kiracı sözleşmeyi feshedebilir.
B. Kiracının borçları 1. Kira bedelini ödeme borcu
MADDE 281 – Kiracı, kararlaştırılan kira bedelini sözleşmede belirtilen zamanda ve şekilde ödemekle yükümlüdür.
Aksi kararlaştırılmadıkça, ödeme kiraya verenin yerleşim yerinde ve peşin olarak yapılır.
2. Kullanım borcu
MADDE 282 – Kiracı, kiralananı sözleşmede belirtilen şekilde ya da amacına uygun biçimde kullanmakla ve özen göstermekle yükümlüdür.
Aksi hâlde kiraya veren, sözleşmeyi haklı nedenle feshedebilir.
3. Bakım ve küçük onarımlar
MADDE 283 – Kiracı, olağan kullanımdan doğan küçük bakım ve onarım giderlerini karşılamakla yükümlüdür.
Kiralananın büyük onarımı kiraya verene aittir.
4. Bildirim borcu
MADDE 284 – Kiracı, kiralanandaki ayıpları, hasarları ya da üçüncü kişilerin hak iddialarını derhal kiraya verene bildirmek zorundadır.
Bildirim yapılmazsa, doğacak zararlardan kiracı sorumludur.
5. Kiralananın iadesi
MADDE 285 – Kiracı, sözleşme sonunda kiralananı aldığı durumda, olağan yıpranma dışında zarar vermeden ve boşaltılmış olarak iade etmekle yükümlüdür.
Aksi hâlde tazminat sorumluluğu doğar.
6. Alt kira ve kullanım hakkı devri
MADDE 286 – Kiracı, kiraya verenin yazılı rızası olmadan kiralananı üçüncü kişiye kiralayamaz veya kullanım hakkını devredemez.
Konut kiralarında aile üyeleriyle kullanım bu yasağa dahil değildir.
C. Ortak hükümler 1. Erken iade ve yeni kiracı bulma
MADDE 287 – Kiracı, sözleşme süresi dolmadan kiralananı geri verirse, kira borcu devam eder.
Ancak kendisiyle aynı koşullarda yeni kiracı bulursa, sorumluluğu sona erer.
2. Olağanüstü fesih
MADDE 288 – Taraflardan her biri, önemli sebeplerin varlığı hâlinde sözleşmeyi süre dolmadan feshedebilir.
Fesih, dürüstlük kurallarına uygun süreyle yapılmalı, gerekiyorsa tazminat ödenmelidir.
3. Ölüm
MADDE 289 – Kiracı ölürse, mirasçılar kira sözleşmesine taraf olur.
Ancak kira ilişkisini sürdürmeleri beklenemezse, sözleşme olağanüstü nedenle feshedilebilir.
D. Konut ve çatılı işyeri kiraları
I. Kapsam
MADDE 290 – Bu bölümdeki hükümler, konut ve çatılı işyeri kiralarına uygulanır.
Kiralananın işyeri olarak kullanılması hâlinde, çatıyla örtülü olması gerekir.
II. Sözleşme süresi ve fesih1. Belirsiz süreli sözleşmeler
MADDE 291 – Taraflardan her biri, belirsiz süreli kira sözleşmesini yasal bildirim süresine uyarak feshedebilir.
Kira dönemi en az 6 ay ise, fesih bildirimi 3 ay önceden yapılmalıdır.
2. Belirli süreli sözleşmeler
MADDE 292 – Belirli süreli kira sözleşmesi, sürenin sonunda kendiliğinden sona ermez.
Kiracı fesih bildiriminde bulunmazsa sözleşme aynı koşullarla 1 yıl uzar.
III. Kira bedelinin belirlenmesi1. Genel kural
MADDE 293 – Taraflar, kira bedelini serbestçe belirleyebilirler.
Ancak uzayan yıllarda yapılacak artış, önceki yılın tüketici fiyat endeksi (TÜFE) on iki aylık ortalamasını geçemez.
2. 5 yıl ve sonrası
MADDE 294 – Kira ilişkisi 5 yılı geçmişse veya 5 yıl dolmadan yeniden belirlenmesi istenmişse, hâkim, emsal kiralar, TÜFE, taşınmazın durumu gibi kriterleri dikkate alarak hakkaniyete uygun kira bedeli belirler.
3. Sözleşmede kararlaştırılan artış geçersizse
MADDE 295 – Kira artışına ilişkin sözleşme hükmü TÜFE sınırını aşıyorsa, aşan kısım geçersizdir.
Taraflar bunu mahkeme önünde ileri sürebilirler.
IV. Yan giderler
MADDE 296 – Kiracı, yalnızca kira sözleşmesinde belirtilen yan giderleri ödemekle yükümlüdür.
Genel bakım ve yönetim giderleri, açıkça belirtilmedikçe kiracıya yüklenemez.
V. TeminatMADDE 297 – Kiraya veren, en fazla 3 aylık kira bedeli tutarında güvence (teminat) talep edebilir.
Bu güvence banka hesabına yatırılır, kiraya veren kiracının izni olmadan çekemez.
VI. Kiracının korunması1. Sözleşme şartlarının kiracı aleyhine değiştirilmesi yasağı
MADDE 298 – Kiracı aleyhine sözleşme şartları önceden kararlaştırılamaz.
Kanunen kiracıya tanınan haklardan feragat geçersizdir.
2. Tahliye taahhüdü
MADDE 299 – Kiracı, tahliye taahhüdünü kira sözleşmesi yapıldıktan sonra ve yazılı şekilde vermedikçe, geçerli değildir.
Taahhüt edilen tarihte kiracı taşınmazı boşaltmazsa, kiraya veren mahkemeye başvurabilir.
VII. Kiraya verenin sözleşmeyi sona erdirme nedenleri
1. Konut veya işyeri ihtiyacı
MADDE 300 – Kiraya veren; kendisi, eşi, altsoy veya üstsoy ya da kanunen bakmakla yükümlü olduğu kişiler için konut veya işyeri ihtiyacı doğmuşsa, kira süresi sonunda sözleşmeyi sona erdirebilir.
Bunun için sözleşme bitiminden en az 1 ay önce yazılı bildirimde bulunmalıdır.
2. Yeniden inşa veya imar
MADDE 301 – Kiralananın esaslı onarım, yeniden inşa veya imarı zorunlu hâle gelmişse ve bu nedenle kullanımı imkânsız hâle gelecekse, kiraya veren sözleşmeyi feshedebilir.
Fesih, kira dönemi sonunda ve 1 ay önceden yapılacak yazılı bildirimle geçerli olur.
3. Yeni malikin ihtiyacı
MADDE 302 – Kiralanan yerin el değiştirmesi hâlinde, yeni malik; kendisi, eşi veya yakınları için konut veya işyeri ihtiyacı varsa, edinim tarihinden itibaren 1 ay içinde durumu yazılı olarak bildirerek, 6 ay sonra tahliye talep edebilir.
4. Tahliye taahhüdü
MADDE 303 – Kiracı, kira sözleşmesinin imzalanmasından sonra ve yazılı olarak belirli bir tarihte taşınmazı tahliye edeceğini taahhüt etmişse ve bu tarihte boşaltmazsa, kiraya veren icra takibi veya dava açarak tahliyeyi talep edebilir.
5. Kira bedelinin ödenmemesi
MADDE 304 – Aynı kira yılı içinde kiracı, iki haklı ihtara rağmen kira bedelini zamanında ödemezse, kiraya veren bu duruma dayanarak dava yoluyla sözleşmeyi sona erdirebilir.
6. Kiracının davranışları
MADDE 305 – Kiracı kiralananı amacı dışında kullanırsa, kiraya verene veya komşulara zarar verici davranışlarda bulunursa, yazılı ihtarla bu duruma son verilmesi istenir.
İhtar sonuç vermezse, sözleşme feshedilir.
7. Fesih süresi ve dava açma hakkı
MADDE 306 – Yukarıdaki nedenlere dayalı fesih davaları, sözleşme süresinin bitiminden itibaren 1 ay içinde açılmalıdır.
Süre geçirilirse, sözleşme bir yıl uzamış sayılır.
VIII. Kiracının sözleşmeyi feshetmesi
MADDE 307 – Kiracı, belirli süreli sözleşmeyi sürenin sonunda; belirsiz süreli sözleşmeyi ise bildirim süresine uyarak feshedebilir.
Konut ve işyeri kiralarında, kira dönemi sonunda en az 15 gün önceden bildirim gerekir.
E. Ürün kirası
I. TanımıMADDE 308 – Ürün kirası, kiraya verenin, bir taşınmazın ürünlerinden yararlanma hakkını kiracıya bıraktığı ve kiracının da buna karşılık ürün veya para ödemeyi üstlendiği kira türüdür.
Bu sözleşme hem kullanım hem de yararlanma hakkını kapsar.
II. Kiraya verenin borçları1. Teslim ve koruma
MADDE 309 – Kiraya veren, kiralananı sözleşmeye uygun biçimde teslim etmeli ve sözleşme süresince kullanıma elverişli tutmalıdır.
Ayrıca, kiralananın ürün verir nitelikte olması gerekir.
2. Vergiler ve ağır bakım giderleri
MADDE 310 – Kiraya veren, taşınmazın vergilerini ve esaslı onarım giderlerini karşılamakla yükümlüdür.
Kiracının bu tür giderleri yapması hâlinde tazminat hakkı doğar.
III. Kiracının borçları1. Ürünleri toplamak ve kira ödemek
MADDE 311 – Kiracı, ürünleri usulüne uygun biçimde toplamak ve kararlaştırılan ürün ya da bedeli süresinde ödemekle yükümlüdür.
2. Kullanım ve özen yükümlülüğü
MADDE 312 – Kiracı, kiralananı amacına uygun ve özenle kullanmalıdır.
Aksi hâlde zarar ve tazminat yükümlülüğü doğar.
3. Alt kira yasağı
MADDE 313 – Kiracı, kiraya verenin izni olmaksızın taşınmazı başkasına kiralayamaz veya kullanım hakkını devredemez.
IV. Ortaklık hâlinde kullanım
MADDE 314 – Taraflar, ürün kirasını ortaklık şeklinde düzenleyebilir. Bu durumda giderler ve ürün paylaşımı kararlaştırıldığı şekilde yürütülür.
Anlaşma yoksa hâkim hakkaniyete göre karar verir.
V. Sona erme ve iade
MADDE 315 – Sözleşme sona erdiğinde, kiracı kiralananı eski hâline getirerek teslim etmekle yükümlüdür.
Ayrıca, ürün kiralarında sezon sonunda yapılan işler ve harcamalar da dikkate alınır.
VI. Kiralananın geri verilmesi
MADDE 316 – Kiracı, kira süresi sonunda kiralananı aldığı şekilde, olağan yıpranma dışında sağlam olarak geri vermekle yükümlüdür.
Eğer kiracı, kiralananı sözleşmeye aykırı kullanırsa veya gerekli özeni göstermezse, kiraya veren yazılı ihtarda bulunur.
Bu ihtara rağmen kiracı davranışına devam ederse, sözleşme derhâl feshedilebilir.
DOKUZUNCU BÖLÜM – Hizmet Sözleşmesi
A. Tanımı ve unsurları
MADDE 393 – Hizmet sözleşmesi, işçinin bağımlı olarak iş görmeyi, işverenin ise ücret ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.
İşçi işi şahsen görmelidir.
Bağımlılık, işin yürütülmesinde işverenin emir ve talimatlarına tabi olmayı ifade eder.
B. TürleriI. Süreli veya süresiz hizmet sözleşmesi
MADDE 394 – Taraflar sözleşmenin süresini belirleyebilirler.
Süreli sözleşmeler belirli bir süreyle sınırlıdır, süresiz sözleşmeler fesih bildirimine kadar sürer.
II. Deneme süreli sözleşme
MADDE 395 – Taraflar, işin başlangıcında deneme süresi kararlaştırabilirler.
Bu süre en fazla 2 aydır.
Taraflar bu süre içinde sözleşmeyi derhal ve tazminatsız feshedebilir.
III. Kısmi süreli ve çağrı üzerine çalışma
MADDE 396 – İşçinin haftalık normal çalışma süresinin önemli ölçüde altında çalışması öngörülmüşse, bu kısmi süreli hizmet sözleşmesidir.
Çağrı üzerine çalışma ise, işçinin ihtiyaç oldukça işe çağrıldığı modeldir.
Bu durumda haftalık çalışma süresi en az 20 saattir, aksi kararlaştırılmadıkça.
MADDE 317 – Temizlik ve bakım giderleriKiracı, kiralananın olağan kullanımı için gerekli temizlik ve bakım giderlerini ödemekle yükümlüdür. Bu konuda yerel âdet de dikkate alınır.
MADDE 318 – Ayıpları kiraya verene bildirme borcuKiracı, gidermekle yükümlü olmadığı ayıpları gecikmeksizin kiraya verene bildirmelidir. Aksi takdirde, doğacak zarardan sorumlu olur.
MADDE 319 – Ayıpların giderilmesine ve gezdirilmesine katlanmaKiracı, ayıpların giderilmesine ve kiralananın bakımı, satışı veya sonraki kiralanması amacıyla üçüncü kişilerce görülmesine katlanmak zorundadır.
MADDE 320 – Kiraya verenin yaptığı yenilik ve değişikliklerKiraya veren, kira sözleşmesini sona erdirmeyi gerektirmeyen ve kiracıdan katlanması beklenebilecek yenilikleri yapabilir. Kiracının menfaatleri gözetilmelidir.
MADDE 321 – Kiracının yaptığı yenilik ve değişikliklerKiracı, kiraya verenin yazılı rızasıyla kiralananda yenilik yapabilir. Kiraya verenin yazılı rızası olmadıkça eski hâline getirme yükümlülüğü doğmaz.
MADDE 322 – Alt kira ve kullanım hakkının devriKiracı, kiraya verene zarar vermeyecekse alt kiralama yapabilir. Ancak konut ve işyerlerinde yazılı rıza zorunludur.
MADDE 323 – Kira ilişkisinin devriKiracı, kiraya verenin yazılı izni olmadan kira ilişkisini devredemez. İşyerlerinde haklı sebep yoksa bu izin verilmelidir.
MADDE 324 – Ortak giderlerKiracı, kullanım süresince ortaya çıkan ortak giderlere ve zararlara katlanır. Aksi kararlaştırılmamışsa bu giderler kiraya verene aittir.
MADDE 325 – Erken iadeKiracı, kiralananı erken iade ederse kira borcu, makul sürede yeni kiracı bulunana kadar devam eder.
MADDE 326 – Doğal afet veya olağanüstü nedenlerle kullanılamamaKiralanan, elverişsiz duruma gelirse ve bu durum kiracıdan kaynaklanmıyorsa, kira bedelinin indirilmesi veya sözleşmenin sona erdirilmesi mümkündür.
MADDE 327 – Kiraya verenin ölümüKiraya verenin ölümü kira ilişkisini sona erdirmez. Mirasçılar sözleşmeye taraf olur.
MADDE 328 – Sözleşmenin devriKiraya veren, kira sözleşmesini bir başkasına devredebilir. Ancak devralan kişi kira ilişkisine taraf olur.
MADDE 329 – Taraf değişikliklerinin etkisiKiracının ve kiraya verenin değişmesi durumunda, kira sözleşmesinin tüm hükümleri yeni taraf için de geçerlidir.
Ürün Kirası
MADDE 330 – TanımÜrün kirası, kiraya verenin bir taşınmazı kullanma ve ondan ürün alma hakkını kiracıya bıraktığı ve kiracının da karşılığında ürün ya da bedel verdiği kira sözleşmesidir.
Taraflar arasında kararlaştırılan koşullarla, adi kira hükümleri de uygulanabilir.
MADDE 331 – Kiraya verenin borçlarıKiraya veren:
  1. Kiralananı, sözleşmeye uygun biçimde teslim etmekle,
  2. Sözleşme süresince kullanıma elverişli tutmakla,
  3. Ürün alınmasına imkân sağlayacak şekilde bakımlı tutmakla yükümlüdür.
MADDE 332 – Kiracının borçlarıKiracı:
  1. Kiralananı özenle kullanmak ve muhafaza etmekle,
  2. Kararlaştırılan ürün ya da bedeli zamanında vermekle,
  3. Olağan dışı giderleri bildirmekle yükümlüdür.
MADDE 333 – Kiralananın devri ve ortak kullanımKiracı, kiraya verenin yazılı izni olmadan kiralananı üçüncü kişilere devredemez.
Ancak birlikte yararlanma söz konusu ise, taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça buna izin verilebilir.
MADDE 334 – Olağan bakımlar ve onarımlarKiralananın olağan bakım ve küçük onarımlarından kiracı sorumludur.
Esaslı onarımlar kiraya verene aittir.
MADDE 335 – Vergiler ve yükümlülüklerTaşınmazla ilgili vergiler, resmî harçlar ve diğer kamusal yükümlülükler kiraya verene aittir.
Taraflar aksini kararlaştırabilir.
MADDE 336 – Tehlike ve zararın paylaşımıDoğal afet, ürün kaybı, salgın gibi olağanüstü durumlarda, hâkim, kira bedelinde indirim yapabilir veya sözleşmeyi sona erdirebilir.
MADDE 337 – Kiralananın kullanılamaz hale gelmesiKiralanan, kullanılamaz hale gelirse ve bu durum kiracıdan kaynaklanmıyorsa, sözleşme kendiliğinden sona erer.
MADDE 338 – Sözleşme süresiSözleşme belirli süreli ise sürenin sonunda sona erer.
Belirsiz süreli ise, bildirimle sona erdirilebilir.
MADDE 339 – Bildirim süreleriBelirsiz süreli ürün kirasında:
  • Ürün yılı esas alınır,
  • Bildirim süresi, ürün yılının bitiminden önce makul bir süredir.
MADDE 340 – Kira süresinin dolmasıSözleşme süresi dolunca, kiracı kiralananı iade etmekle yükümlüdür.
Ürün henüz toplanmamışsa, kiracı uygun bir süre içinde toplama hakkına sahiptir.
MADDE 341 – Ürün paylaşımı ve anlaşmazlıkTaraflar ürünün paylaşımı konusunda anlaşamazsa, hâkim mevcut duruma ve yerel âdete göre pay oranını belirler.
MADDE 342 – Giderlerin paylaşımıÜrün kira sözleşmesinde, üretim için yapılan masraflar, taraflar arasında anlaşma varsa buna göre; yoksa hakkaniyete göre bölüştürülür.
MADDE 343 – Ürünün zarar görmesiDoğal afet, hastalık, kuraklık gibi nedenlerle ürün zarar görmüşse, kiracı bu zarardan sorumlu tutulmaz.
Bu hâllerde hâkim, kira bedelini indirebilir veya sözleşmeyi sona erdirebilir.
MADDE 344 – Zararın artırılmasıKiracı, gereken önlemleri almaz veya zarar büyürse, bu oranda sorumluluk doğar.
İhmal edilen tedbirlerin sonucu doğrudan kiracıya yüklenebilir.
MADDE 345 – Kira süresi içindeki anlaşmazlıklarTaraflar arasında çıkan anlaşmazlıkların çözümünde, yerel teamül ve hâkimin takdiri esas alınır.
MADDE 346 – Yeniden inşa ve imarKiraya veren, kiralananı yeniden inşa etmek veya imar etmek isterse, bunu kira süresi sonunda gerçekleştirebilir.
Önceden tahliye talep edemez, ancak sözleşme süresi sonunda uygun bildirimle tahliye talebinde bulunabilir.
MADDE 347 – Olağanüstü fesihTaraflardan her biri, ağır hastalık, ekonomik yıkım, ürünsüzlük gibi olağanüstü sebeplerle, derhal fesih hakkına sahiptir.
Bu durumda tazminat talebi doğmaz.
MADDE 348 – Süre bitiminde ürünün alınmasıKira süresi sona erdiğinde, kiracı ürün henüz olgunlaşmamışsa, makul bir süre içinde ürünü toplama hakkına sahiptir.
Kiracı bu süre zarfında kullanım hakkını sürdürür, ancak yeni kiracıya zarar vermemelidir.
MADDE 349 – Kiralananın iadesiKiracı, sözleşme bitiminde kiralananı, aldığı hâlde ve olağan kullanımdan kaynaklanan yıpranma dışında sağlam şekilde iade eder.
Kiraya veren, oluşan zarar için tazminat talep edebilir.
MADDE 350 – Ürün kirasına ilişkin özel sözleşmelerTaraflar, ürün kira ilişkisini, ortakçılık ya da başka adlar altında da kurabilirler.
Bu sözleşmelere ürün kirasına ilişkin hükümler kıyasen uygulanır.
MADDE 351 – Yeni malikin gereksinimiKiralananı sonradan edinen kişi, onu kendisi, eşi, altsoyu, üstsoyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu diğer kişiler için konut veya işyeri gereksinimi sebebiyle kullanma zorunluluğu varsa, edinme tarihinden itibaren bir ay içinde durumu kiracıya yazılı olarak bildirmek koşuluyla, 6 ay sonra açacağı bir davayla kira sözleşmesini sona erdirebilir.
Ayrıca yeni malik, isterse bu hakkı sözleşme süresinin bitiminden itibaren 1 ay içinde açacağı dava ile de kullanabilir.
  1. MADDE 352 – Kiracıdan kaynaklanan sebeplerle sona erdirmeKiracı, taşınmazı belli bir tarihte boşaltmayı yazılı olarak üstlenmiş ancak bu taahhüdünü yerine getirmemişse,
  2. kiraya veren bu tarihten başlayarak 1 ay içinde icra takibi başlatabilir veya dava açarak sözleşmeyi sona erdirebilir.
  3. Kiracı, bir yıldan kısa süreli sözleşmelerde kira süresi içinde;
  4. bir yıl ve daha uzun süreli sözleşmelerde ise bir kira yılı veya daha uzun bir süre içinde,
  5. kira bedelini zamanında ödemediği için kendisine yazılı olarak 2 haklı ihtar gönderilmişse,
  6. kiraya veren bu kira yılının bitiminden başlayarak 1 ay içinde dava açarak sözleşmeyi sona erdirebilir.
  7. Kiracının veya eşiyle birlikte yaşadığı kişinin aynı belediye sınırları içinde oturmaya elverişli başka bir konutu varsa,
  8. ve kiraya veren bunu sözleşme kurulurken bilmiyorsa, sözleşmenin bitiminden başlayarak 1 ay içinde dava açarak sözleşmeyi sona erdirebilir.
MADDE 353 – Dava açma süresiKiraya veren, sözleşmeye veya kanuna dayanarak kira sözleşmesini sona erdirmek isterse, fesih nedeninin ortaya çıkmasından itibaren bir ay içinde dava açmalıdır.
Sürenin kaçırılması hâlinde, sözleşme kendiliğinden bir yıl uzar ve kiraya veren aynı nedenle yeni dönemde yeniden dava açamaz.
MADDE 354 – Dava açma şekliKiraya veren, sözleşmenin sona erdirilmesi amacıyla açtığı davayı, kanuni süresi içinde açmak zorundadır.
Bu dava, tahliye davası niteliğindedir ve özel hükümlere tabidir.
MADDE 355 – Yeniden kiralama yasağıMADDE 350–353 uyarınca sona eren bir kira sözleşmesinin ardından, kiraya veren aynı taşınmazı eski kiracı dışında başka birine üç yıl geçmeden kiraya veremez.
Aksi hâlde, eski kiracıya doğmuş zararlarını tazmin etmekle yükümlü olur.
MADDE 356 – Kiralananın devri hâlinde kiracının haklarıKiralanan taşınmaz el değiştirirse, yeni malik kira sözleşmesinin tarafı olur.
Kiracı, önceki malik ile yaptığı sözleşmeden doğan haklarını yeni malike karşı da ileri sürebilir.
MADDE 357 – Kira ilişkisine ilişkin ispat kurallarıKira sözleşmesi yazılı değilse, taraflar kira miktarını veya süresini tanıkla ispat edemez.
Ancak yazılı belge veya yemin gibi deliller mümkündür.
MADDE 358 – Kira ilişkisine ilişkin özel hüküm bulunmayan hâllerBu bölümde düzenlenmeyen kira ilişkilerinde, genel hükümler uygulanır.
MADDE 359 – Yürürlükteki sözleşmelerin durumuBu Kanun yürürlüğe girdiğinde mevcut kira sözleşmeleri geçerliliğini korur.
Yeni hükümler, sözleşme uzadıkça kıyasen uygulanır.
MADDE 360 – Teminatın iadesiKira sözleşmesi sona erdiğinde, kiraya veren teminat bedelini (depozitoyu) iade etmekle yükümlüdür.
Ancak, taşınmaza zarar verildiği veya kira borcu ödenmediği ispat edilirse, bu miktar mahsup edilir.
MADDE 361 – Kira sözleşmelerinde yazılı şekil şartıKonut ve çatılı işyeri kiraları dışındaki kira sözleşmeleri, taraflar arasında aksi kararlaştırılmadıkça yazılı şekle tâbi değildir.
Ancak yazılı sözleşme varsa, taraflar arasındaki ilişkide bağlayıcıdır.
MADDE 362 – Yargı yoluKira ilişkilerinden doğan tüm ihtilaflar için genel mahkemeler yetkilidir.
Taraflar, kira sözleşmesine özel yetki kuralı koyabilir, ancak bu tüketici aleyhine olamaz.
MADDE 363 – Zorunlu arabuluculukKira uyuşmazlıklarında dava açılmadan önce zorunlu arabuluculuk sürecinin tamamlanması gerekir.
Taraflar anlaşamazsa, dava süreci başlatılabilir.
MADDE 364 – Geçici kira sözleşmeleriGeçici olarak yapılan kira sözleşmeleri (örneğin sezonluk kiralama), yazılı yapılmasa da geçerlidir.
Süre bitiminde kendiliğinden sona erer.
MADDE 365 – Kira sözleşmesinde hükümsüz şartlarKanuna aykırı hükümler (örneğin: teminat üst sınırını aşan depozито, kira artışı sınırlamasına aykırılık) geçersizdir.
Yerine kanun hükümleri uygulanır.
MADDE 366 – Zaman aşımıKira sözleşmesinden doğan alacaklar için zaman aşımı süresi, genel olarak 5 yıldır.
Tazminat talepleri de bu süreye tabidir.
MADDE 367 – Tahliye davalarında sürelerTahliye nedenine göre uygulanacak süreler (örneğin ihtar, fesih bildirimi, dava açma süresi) bu kanunda açıkça belirtilmiş olup, sürelerin kaçırılması durumunda tahliye davası açılamaz.
MADDE 368 – Eşin rızasıKonut olarak kullanılan taşınmazın kira sözleşmesini yapan eş, diğer eşin açık rızası olmadan kira sözleşmesini feshedemez.
Bu kural, aile konutunun korunmasına yöneliktir.
MADDE 369 – Aile konutu şerhiAile konutu olarak kullanılan taşınmazın kira sözleşmesine ilişkin tapu siciline şerh verilebilir.
Kiraya verenin kötü niyetli işlemleri eşin rızası yoksa geçersiz olabilir.
MADDE 370 – Kiracının korunmasıKiracının sosyal durumu, barınma hakkı ve ekonomik gücü dikkate alınarak kiraya verenin tahliye talepleri değerlendirilir.
Özellikle konut kiralarında kiracının lehine yorum yapılır.
BEŞİNCİ BÖLÜM – Ödünç Sözleşmeleri
A. Kullanım ödüncü
MADDE 379 – TanımıKullanım ödüncü, ödünç verenin bir şeyi karşılıksız olarak kullanması için ödünç alana vermeyi ve ödünç alanın da bu şeyi kullanımdan sonra geri vermeyi üstlendiği sözleşmedir.
MADDE 380 – Teslim borcuÖdünç veren, sözleşmeye uygun olarak malı kullanıma elverişli biçimde ödünç alana teslim etmek zorundadır.
MADDE 381 – Kullanım amacı ve süresiÖdünç alan, malı ancak kararlaştırılan şekilde ve amaçla kullanabilir.
Kullanım süresi bitince veya amaç gerçekleşince mal gecikmeden geri verilmelidir.
MADDE 382 – Geri vermeÖdünç alan, ödünç verilen malı kullanım sonunda iade etmekle yükümlüdür.
Zarar verirse tazminat sorumluluğu doğar.
MADDE 383 – Zarar ve kusur hâliÖdünç alan, ağır kusuruyla malı zarara uğratırsa, tüm zararları tazmin etmek zorundadır.
Yakınlarının kusuru da buna dahildir.
MADDE 384 – Erken iadeÖdünç veren, beklenmedik ve acil bir gereksinim doğarsa, süre dolmadan malı geri isteyebilir.
Ancak bu durum dürüstlük kuralına uygun olmalıdır.
MADDE 385 – Zaman aşımıKullanım ödüncüne dair talepler, malın geri verildiği tarihten itibaren 2 yıl içinde zamanaşımına uğrar.
MADDE 386 – Uygulanacak hükümlerBu sözleşmede açık hüküm bulunmayan hâllerde adi kira hükümleri kıyasen uygulanır.
B. Tüketim ödüncü(Заем (тüketilebilir mallar, деньги и пр.))
MADDE 387 – TanımıTüketim ödüncü, ödünç verenin tüketilebilir bir şeyi mülkiyetiyle birlikte ödünç alana devretmeyi, ödünç alanın da aynı türden ve miktardan geri vermeyi üstlendiği sözleşmedir.
MADDE 388 – Teslim borcuÖdünç veren, borç konusu şeyi kararlaştırılan miktar ve kalitede teslim etmek zorundadır.
MADDE 389 – FaizTaraflar aralarında faiz kararlaştırabilir.
Kararlaştırılmamışsa faiz talep edilemez.
Ticari ödünçlerde TTK hükümleri uygulanır.
MADDE 390 – Geri verme borcuÖdünç alan, borçlandığı şeyi kararlaştırılan sürede ve aynı cinsten olarak geri vermekle yükümlüdür.
Aksi hâlde temerrüt hükümleri uygulanır.
MADDE 391 – Sürenin belirlenmemiş olmasıSüre kararlaştırılmamışsa ödünç alan, uygun bir süre sonunda ödünç verilen şeyi geri vermek zorundadır.
Uygun süre, malın kullanımı ve miktarına göre hâkim tarafından belirlenir.
MADDE 392 – Uygulanacak hükümlerTüketim ödüncüne dair bu bölümde hüküm bulunmayan hâllerde borç ilişkilerinin genel hükümleri uygulanır.
ALTINCI BÖLÜM – Hizmet Sözleşmeleri
BİRİNCİ AYIRIM – Genel Hizmet Sözleşmesi
A. Tanımı
MADDE 393 – Hizmet sözleşmesi, işçinin işverene bağımlı olarak belirli veya belirli olmayan süreyle iş görmeyi ve işverenin de ona zamana veya yapılan işe göre ücret ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.
İşçinin işverene bir hizmeti kısmi süreli olarak düzenli biçimde yerine getirmeyi üstlendiği sözleşmeler de hizmet sözleşmesidir.
Genel hizmet sözleşmesine ilişkin hükümler, kıyas yoluyla çıraklık sözleşmesine de uygulanır; özel kanun hükümleri saklıdır.
B. Kurulması
MADDE 394 – Hizmet sözleşmesi, kanunda aksine bir hüküm olmadıkça özel bir şekle bağlı değildir.
Bir kimse, durumun gereklerine göre ancak ücret karşılığında yapılabilecek bir işi belli bir zaman için görür ve bu iş de işveren tarafından kabul edilirse, aralarında hizmet sözleşmesi kurulmuş sayılır.
Geçersizliği sonradan anlaşılan hizmet sözleşmesi, hizmet ilişkisi ortadan kaldırılıncaya kadar geçerli bir hizmet sözleşmesinin bütün hüküm ve sonuçlarını doğurur.
C. İşçinin Borçları I. Bizzat çalışma borcu
MADDE 395 – Sözleşmeden veya durumun gereğinden aksi anlaşılmadıkça, işçi yüklendiği işi bizzat yapmakla yükümlüdür.
II. Özen ve sadakat borcu
MADDE 396 – İşçi, yüklendiği işi özenle yapmak ve işverenin haklı menfaatinin korunmasında sadakatle davranmak zorundadır.
İşçi, işverene ait makineleri, araç ve gereçleri, teknik sistemleri, tesisleri ve taşıtları usulüne uygun olarak kullanmak ve bunlarla birlikte işin görülmesi için kendisine teslim edilmiş olan malzemeye özen göstermekle yükümlüdür.
III. Rekabet yasağı
MADDE 397 – İşçi, hizmet ilişkisi devam ettiği sürece işverenin açık rızası olmadıkça kendi hesabına veya başkası hesabına işverenle rekabet edecek iş yapamaz.
İşçinin bu yasağa aykırı davranışı durumunda işveren, uğradığı zarar için tazminat talep edebilir.
IV. İş görme ve sadakat borcunun ihlali
MADDE 398 – İşçi, borçlarını ihmal ederse veya işverenin güvenini sarsacak davranışlarda bulunursa, işveren haklı nedenle sözleşmeyi feshedebilir.
D. İşverenin Borçları I. Ücret ödeme borcu 1. Ücret
MADDE 399 – İşveren, işçiye sözleşmede kararlaştırılan veya aksi hâlde emsal ücreti ödemekle yükümlüdür.
Bu ücret, en az asgari ücret düzeyinde olmalıdır.
2. Fazla çalışma ücreti
MADDE 400 – İşveren, fazla çalışma için işçiye normal ücretinin en az %50 fazlasıyla ödeme yapmak zorundadır.
İşveren ve işçi karşılıklı anlaşarak, fazla çalışmayı ücret yerine izinle telafi edebilir.
3. Kardan, cirodan veya üretimden pay
MADDE 401 – Sözleşmede işçiye üretimden, cirodan veya kârdan pay verilmesi öngörülmüşse, hesap dönemi sonunda bu pay belirlenir.
İşveren, işçinin istemi hâlinde defter ve belgeleri incelemeye açmak ve yıl sonu bilançosunu vermek zorundadır
D. İşverenin Borçları (продолжение)
II. İşçiyi koruma ve gözetme borcu
MADDE 402 – İşveren, işçiyi gözetme borcu çerçevesinde onun kişiliğini korumakla, işyerinde düzeni sağlamakla, işçiye eşit davranmakla, iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini almakla yükümlüdür.
Bu borç, sadece işçinin değil, birlikte yaşadığı kişilerin de korunmasını kapsayabilir.
İşveren, bu yükümlülüklere aykırı davranışı nedeniyle doğan zararlardan sorumludur.
III. Araç ve malzeme sağlama borcu
MADDE 403 – İşveren, işin ifası için gerekli araç, gereç, donanım ve malzemeleri temin etmekle yükümlüdür.
İşçiden kendi malzemesini kullanması isteniyorsa, bunun karşılığı ayrıca ödenmelidir.
IV. Giderleri karşılama borcu
MADDE 404 – İşveren, işçinin yaptığı işle ilgili zorunlu giderleri (yol, yemek, konaklama, görev harcırahı vb.) karşılamakla yükümlüdür.
Bu giderlerin karşılanmaması hâlinde işçi ödeme yapmaya zorlanamaz.
V. İşçiye bilgi verme borcu
MADDE 405 – İşveren, işin niteliği, süresi, işyerindeki kurallar, ücret ve yan haklar hakkında işçiyi bilgilendirmekle yükümlüdür.
İşçinin bu bilgileri talep etmesi durumunda yazılı açıklama yapılmalıdır.
VI. İşçinin kişisel verilerini koruma yükümlülüğü
MADDE 406 – İşveren, işçinin kişisel verilerini sadece hizmet ilişkisi kapsamında ve gizliliğe uygun olarak kullanabilir.
Veriler, işçinin açık rızası olmadıkça üçüncü kişilere aktarılamaz.
VII. Zamanında ödeme ve gecikme
MADDE 407 – Ücret ve diğer ödemeler, kararlaştırılan tarihte yapılmalıdır.
Gecikme hâlinde işveren temerrüde düşer ve yasal faiz ödemekle yükümlü olur.
İşçi, uzun süreli gecikmelerde haklı nedenle sözleşmeyi feshedebilir.
E. Hizmet Sözleşmesinin Sona Ermesi
I. Sözleşmenin kendiliğinden sona ermesiMADDE 408 – Belirli süreli hizmet sözleşmeleri, sürenin dolmasıyla kendiliğinden sona erer.
Ancak taraflar fiilen çalışmaya devam ederse, sözleşme belirsiz süreli hâle gelir.
II. Fesih bildirimi ile sona erme1. Süreli fesih
MADDE 409 – Belirsiz süreli hizmet sözleşmeleri, taraflardan birinin diğerine uygun süre önceden bildirimde bulunmasıyla sona erdirilebilir.
Bildirim süresi:
  • 0–6 ay arası çalışma: 2 hafta,
  • 6 ay–1.5 yıl: 4 hafta,
  • 1.5 yıl–3 yıl: 6 hafta,
  • 3 yıldan fazla: 8 hafta.
  • Taraflar bu süreleri artırabilir, kısaltamaz.
2. Bildirimsiz fesih (derhal fesih)
MADDE 410 – Aşağıdaki hâllerde taraflardan her biri derhal fesih hakkına sahiptir:
  • İşçinin ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı davranışı,
  • İşverenin işçinin sağlığını tehlikeye atması,
  • Ücretin zamanında ödenmemesi,
  • Zorlayıcı sebeplerin ortaya çıkması (afet, savaş vb.).
III. Geçerli nedenle fesih
MADDE 411 – Uzun süreli hastalık, tutukluluk, askerlik, ekonomik kriz gibi durumlarda taraflar sözleşmeyi geçerli nedenle feshedebilir.
İhbar süresine uyulması gerekir.
IV. Fesihte şekil ve ispat yükü
MADDE 412 – Fesih yazılı yapılmalı ve fesih gerekçesi açıkça belirtilmelidir.
İddia edilen sebebi ispat yükü fesheden tarafa aittir.
V. Tazminat hakkı
MADDE 413 – Haksız fesih hâlinde karşı taraf, ihbar tazminatı veya kıdem tazminatı talep edebilir.
Tazminat miktarı, işçinin çalışma süresi ve ücretine göre belirlenir.
VI. Çalışma belgesi (işten ayrılırken)
MADDE 414 – İşveren, işten ayrılan işçiye çalışma süresini, işin niteliğini ve varsa performans değerlendirmesini içeren çalışma belgesi vermek zorundadır.
Eksik veya yanıltıcı bilgi verilirse, işveren tazminat öder.
VII. Toplu işten çıkarma
MADDE 415 – Ekonomik, teknolojik veya yapısal nedenlerle işveren toplu işten çıkarma yapacaksa, bunu önceden işçilere ve ilgili kuruma bildirmekle yükümlüdür.
Toplu çıkarma, en az 10 işçinin aynı anda işten çıkarılmasıdır.
İlgili makamlar (çalışma müdürlüğü vb.) bilgilendirilmeden işlem yapılamaz.
VIII. İşten çıkarma sonrası yükümlülükler
MADDE 416 – İşten çıkarılan işçilere, varsa ödenmemiş ücret, kullanılmayan izin alacakları ve kıdem tazminatları derhâl ödenmelidir.
Aksi hâlde işveren, gecikme faizi ve tazminatla sorumlu olur.
IX. Yeniden işe alma yasağı
MADDE 417 – İşveren, haksız nedenle işten çıkardığı işçiyi, daha sonra aynı pozisyona alacaksa, öncelikle eski işçiye teklif sunmak zorundadır.
Buna uyulmazsa tazminat yükümlülüğü doğabilir.
X. Hizmet sözleşmesinin sona ermesinin sonuçları
MADDE 418 – Sözleşmenin sona ermesinden sonra işçinin bazı yükümlülükleri devam edebilir (örneğin sır saklama, rekabet etmeme).
İşverenin de kişisel verileri koruma, belge verme gibi sorumlulukları sona ermez.
XI. Zamanaşımı süreleri
MADDE 419 – İşçiden veya işverenden kaynaklanan alacaklar için genel zamanaşımı süresi 5 yıldır.
Bu süre, sözleşmenin sona erdiği tarihten itibaren işlemeye başlar.
XII. Diğer hükümler
MADDE 420 – Hizmet sözleşmesinde tarafların eşitliği ve sosyal korunma ilkeleri esastır.
İşçi aleyhine yapılan sınırlamalar geçersizdir.
MADDE 421 – Haftalık tatil ve iş arama izniİşveren, işçiye her hafta, kural olarak pazar günü veya koşullar izin vermezse bir tam çalışma günü tatil vermekle yükümlüdür.
Belirsiz süreli hizmet sözleşmesinin feshi hâlinde, bildirim süresi içinde işçiye günde iki saat iş arama izni verilmelidir.
İşveren, bu izin süresini ücrette kesinti yapmaksızın karşılamalı ve izin saatlerinin belirlenmesinde işyerinin ve işçinin haklı menfaatleri gözetilmelidir.
2. Yıllık izin a. Süresi
MADDE 422 – İşveren, en az bir yıl çalışmış işçiye yılda en az iki hafta,
on sekiz yaşından küçük ve elli yaşından büyük işçilere ise en az üç hafta ücretli yıllık izin vermekle yükümlüdür.
b. İndirimi
MADDE 423 – İşçi, kendi kusuruyla bir hizmet yılı içinde toplam bir aydan fazla süreyle işe gelmemişse,
işveren yıllık ücretli izinden her tam ay için bir gün indirim yapabilir.
Ancak hastalık, kaza, kamu görevi gibi kişisel nedenlerle en fazla üç ay işgöremezlik varsa bu indirim yapılmaz.
Ayrıca, gebelik ve doğum nedeniyle üç ayı geçmeyen devamsızlıklarda da indirim yapılamaz.
Bu kurallar aleyhine düzenleme yapılamaz.
c. Kullanılması
MADDE 424 – Yıllık ücretli izinler aralıksız olarak verilmelidir.
Ancak tarafların anlaşmasıyla ikiye bölünerek de kullanılabilir.
İşveren, izin tarihlerini işyerinin durumu ile birlikte işçinin isteğini dikkate alarak belirler.
ç. ÜcretMADDE 425 – İşçi, yıllık iznini kullandığı süre boyunca normal ücreti neyse aynısını alır.
İzin süresi boyunca işçinin ücretinden herhangi bir kesinti yapılamaz.
İşveren, izne çıkmadan önce bu ücreti peşin ödemek zorundadır.
d. Sözleşmenin sona ermesi
MADDE 426 – Sözleşme sona erdiğinde kullanılmamış yıllık izin süresi varsa, işveren bu süreye ait ücreti peşin olarak ödemekle yükümlüdür.
Bu ödeme, kıdem tazminatı gibi değerlendirilmez; ayrıca hak olarak talep edilebilir.
e. Zamanaşımı
MADDE 427 – Yıllık izin alacağına ilişkin talepler, sözleşmenin sona erdiği tarihten itibaren beş yıl içinde zamanaşımına uğrar.
3. Diğer izinler
MADDE 428 – Doğum, hastalık ve evlenme izinleriKadın işçiye doğumdan önce ve sonra en az 8'er hafta izin verilir.
İkiz gebelikte bu süre doğum öncesi için 10 hafta olur.
İşçiye ayrıca:
  • Evlilik hâlinde 3 gün,
  • Anne, baba, eş, çocuk ölümü hâlinde 3 gün,
  • Evlat edinme, askerlik, mahkeme çağrısı gibi hâllerde uygun sürelerde izin verilir.
MADDE 429 – Hastalık hâliİşçi hastalanırsa ve rapor alırsa, makul süreyle işe gelmemesi haklı sayılır.
Ancak hastalık 4 haftadan fazla sürerse, işveren sözleşmeyi haklı nedenle feshedebilir.
MADDE 430 – Zorlayıcı nedenlerle izinDoğal afet, karantina, seferberlik gibi zorlayıcı nedenlerle işçi işe devam edemezse, bu durum mazeret sayılır.
İşveren bu süre boyunca ücret ödemekle yükümlü değildir, ancak işçinin iş sözleşmesini feshedemez.
4. Sözleşme özgürlüğü ve sınırlamaları MADDE 431 – Sözleşme serbestisi ve sınırıTaraflar, hizmet sözleşmesinin koşullarını serbestçe belirleyebilirler.
Ancak bu serbesti, işçinin aleyhine olan düzenlemeler bakımından sınırlıdır.
İşçinin asgari hakları kanunla korunur. Aykırı hükümler geçersizdir.
MADDE 432 – Haksız rekabet yasağıİşçi, iş ilişkisinin sona ermesinden sonra işverenle rekabet etmeme yükümlülüğü altına girebilir.
Bu yasak:
  • En fazla iki yıl sürebilir,
  • Konusu ve coğrafi alanı açıkça belirlenmelidir,
  • Aksi hâlde geçersiz olur.
MADDE 433 – Sözleşmenin devriİşveren, işçiden izin almadan hizmet sözleşmesini üçüncü kişiye devredemez.
Devralan, işçinin onayıyla birlikte sözleşmedeki tüm yükümlülükleri üstlenir.
MADDE 434 – Toplu sözleşme hükümleriHizmet sözleşmeleriyle ilgili toplu iş sözleşmeleri, bireysel sözleşmelerin önünde gelir.
Çalışma koşullarında çelişki varsa, işçi lehine olan düzenleme uygulanır.
MADDE 435 – Sigorta ve sosyal güvenlik yükümlülüğüİşveren, işçiyi sosyal güvenlik sistemine kaydettirmek ve sigorta primlerini zamanında yatırmak zorundadır.
Aksi hâlde cezai sorumluluğu doğar.
MADDE 436 – İşverenin ödeme güçsüzlüğüİşverenin ödeme güçlüğüne düşmesi hâlinde işçi, sözleşmeden doğan haklarının uygun bir süre içinde güvence altına alınmasını isteyebilir.
Bu yapılmazsa, işçi sözleşmeyi derhâl feshedebilir.
MADDE 437 – Haklı sebeple fesihte sonuçlarEğer fesih, bir tarafın sözleşmeye aykırı davranışından kaynaklanıyorsa, o taraf doğan zararı tazmin etmek zorundadır.
Diğer hâllerde, hâkim tüm şartları değerlendirerek haklı fesih sebebinin sonuçlarını belirler.
MADDE 438 – Haklı sebep olmaksızın fesihteİşveren, haklı sebep olmaksızın hizmet sözleşmesini derhal feshederse, işçi:
  • Belirsiz süreli sözleşmede ihbar süresine,
  • Belirli süreli sözleşmede kalan süreye ilişkin ücreti tazminat olarak talep edebilir. Tasarruf edilen veya kazanılan kazanç tazminattan düşülür.
MADDE 439 – İş arama izniİhbar süresi içinde işçiye günde en az iki saat iş arama izni verilmelidir.
İşçi bu izni iş saatleri içinde ve ücret kaybına uğramadan kullanır.
İşveren, bu izni kullandırmazsa, karşılığı olan ücreti %100 fazlasıyla ödemek zorundadır.
MADDE 440 – İş arama izninin toptan kullanılmasıİşçi isterse, iş arama izinlerini toplu olarak kullanabilir.
Ancak bunun için önceden işverene bildirimde bulunmalıdır.
Bu durumda işten erken ayrılabilir.
MADDE 441 – İşverenin bildirim süresine uymamasıİşveren, ihbar süresine uymadan işçiyi çıkarırsa, işçiye ihbar tazminatı ödemekle yükümlüdür.
Bu tazminat, ihbar süresine karşılık gelen ücret tutarındadır.
MADDE 442 – İşçinin bildirimsiz feshiİşçi, kanundaki haklı nedenlerle bildirimsiz olarak iş sözleşmesini feshederse, kıdem tazminatına hak kazanabilir.
Ancak işçi kendi kusuruyla işten ayrılmışsa bu hak doğmaz.
MADDE 443 – Arabuluculuk ve dava açma süresiİşten çıkarılan işçi, işe iade veya tazminat talepleri için önce zorunlu arabulucuya başvurmalıdır.
Arabuluculuk sonuçsuz kalırsa, işçi 2 hafta içinde dava açabilir.
VII. Rekabet yasağı(Запрет конкуренции после прекращения трудового договора)
1. KoşullarıMADDE 444 – Fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten; özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya rakip işletmeyle başka türlü menfaat ilişkisine girmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir.
Ancak bu yasak, yalnızca işçi işverenin müşteri çevresi, üretim sırları veya işleri hakkında bilgi edinme imkânına sahipse ve bu bilgilerin kullanılması işverene önemli zarar verecekse geçerlidir.
2. SınırlandırılmasıMADDE 445 – Rekabet yasağı, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı biçimde tehlikeye sokacak nitelikte yer, zaman ve iş alanı açısından aşırı sınırlandırılamaz.
Genel kural olarak, bu yasak iki yılı geçemez.
Hâkim, işverenin sağladığı menfaati ve sözleşmedeki karşı edimi dikkate alarak yasağı süre veya kapsam açısından sınırlayabilir.
3. Aykırı davranışların sonuçlarıMADDE 446 – Rekabet yasağına aykırı davranan işçi, bu nedenle işverenin uğradığı tüm zararları tazmin etmek zorundadır.
Eğer sözleşmede ayrıca ceza koşulu öngörülmüşse, işçi bunu ödeyerek borcundan kurtulabilir; ancak zararın ceza koşulunu aşan kısmı ayrıca ödenmelidir.
4. Sona ermesiMADDE 447 – İşverenin rekabet yasağını sürdürmesinde gerçek bir yararı kalmamışsa, veya sözleşme işverenin kusuruyla feshedilmişse, rekabet yasağı sona erer.
1. TanımıMADDE 448 – Pazarlamacılık sözleşmesi, bir sözleşmeyle üstlenilen işin yürütülmesinde, pazarlamacının işveren adına ve hesabına sürekli veya düzenli olarak sipariş alma veya sözleşme yapma faaliyetinde bulunduğu ve bunun karşılığında ücret aldığı sözleşmedir.
Pazarlamacı, işverene bağımlıdır, fakat hizmet sözleşmesinden farklı olarak daha geniş hareket özgürlüğüne sahiptir.
2. Uygulama alanıMADDE 449 – Bu sözleşme hükümleri, işveren adına ve hesabına çalışan bağımlı pazarlamacılara uygulanır.
Bağımsız çalışan acente ve simsarlara ilişkin özel hükümler saklıdır.
3. Pazarlamacının borçlarıMADDE 450 – Pazarlamacı:
  • İşini özenle yürütmek,
  • İşverenin talimatlarına uymak,
  • Siparişleri veya yapılan sözleşmeleri zamanında bildirmek,
  • İşverene karşı sadakatle davranmakla yükümlüdür.
4. İşverenin borçlarıMADDE 451 – İşveren, pazarlamacıya:
  • Uygun çalışma araçlarını ve belgeleri sağlamak,
  • Talimatlar vermek,
  • Kararlaştırılan ücreti zamanında ödemek
  • zorundadır.
  • Ayrıca pazarlamacının yaptığı masrafları da ödemelidir, aksi kararlaştırılmadıkça.
5. Temsil yetkisiMADDE 452 – Pazarlamacı, aksi açıkça belirtilmedikçe, doğrudan sözleşme yapma yetkisine sahip değildir.
Yetkili olduğu durumlarda bu açıkça yazılı olarak verilmelidir.
6. Rekabet yasağıMADDE 453 – Pazarlamacı, işverenin yazılı izni olmadan, aynı faaliyet alanında başka bir işveren için çalışamaz veya kendi hesabına benzer iş yapamaz.
Bu yükümlülüğe aykırılık hâlinde tazminat yükümlülüğü doğar.
7. Sözleşmenin sona ermesiMADDE 454 – Pazarlamacılık sözleşmesi, genel hükümler uyarınca:
  • Süreli ise sürenin bitimiyle,
  • Süresiz ise bildirimle,
  • Haklı neden varsa derhâl
  • sona erdirilebilir.
  • Fesih hâlinde doğan zararlar için tazminat hükümleri uygulanır.
MADDE 455 – KomisyonPazarlamacı, belirli bir pazarlama alanı veya müşteri çevresinde münhasıran faaliyette bulunma yetkisine sahipse, bu alan veya çevrede işverenin yaptığı işler için dahi kararlaştırılmış ya da alışılmış olan komisyonu talep edebilir.
Eğer yetki başkalarıyla paylaşılıyorsa, pazarlamacı sadece kendi aracılığıyla gerçekleşen işler için komisyon alır.
İşin değeri henüz kesinleşmemişse, komisyon alışılmış asgari değer üzerinden belirlenir, kalan fark daha sonra ödenir.
MADDE 456 – Pazarlama faaliyetinin engellenmesiPazarlamacı, kendi kusuru olmadan iş göremez duruma düşerse ve bu durumda bile ücret ödenmesi öngörülmüşse, sabit ücret ve komisyon kaybı nedeniyle uygun tazminat esas alınır.
Ancak komisyon, ücretin %20’sinden azsa, kayıp nedeniyle tazminat ödenmeyeceği yazılı olarak kararlaştırılabilir.
MADDE 457 – HarcamalarPazarlamacı birden fazla işveren hesabına çalışıyorsa ve aksi yazılı olarak kararlaştırılmamışsa, her işveren harcamalara eşit oranda katılmakla yükümlüdür.
Harcamaların sabit ücrete veya komisyona dâhil edilmesi yönündeki anlaşmalar kesin olarak geçersizdir.
MADDE 458 – Hapis hakkıPazarlamacı, tahsil ettiği bedeller veya elinde bulunan taşınırlar üzerinde, alacakları muaccel olmuşsa, veya işverenin ödeme güçlüğü varsa hapis hakkına sahiptir.
Ancak müşteri bilgileri, evrak, kayıtlar vb. alıkonamaz.
MADDE 459 – Pazarlamacılık sözleşmesinin sona ermesiSözleşme sona erdiğinde, pazarlamacı, doğmuş ücret alacaklarını ve hak ettiği komisyonları işverenden talep edebilir.
Sözleşmenin haksız feshi hâlinde, tazminat hükümleri uygulanır.
MADDE 460 – Sözleşmenin sona ermesinden sonra komisyonSözleşme sona erdiğinde pazarlamacı, bizzat yaptığı ya da aracılık ettiği tüm işlemler için — bunlar daha sonra kabul edilmiş olsa dahi — komisyon almaya hak kazanır, eğer söz konusu siparişler sözleşme sona ermeden işverene ulaşmışsa.
ÜÇÜNCÜ AYIRIM – Evde Hizmet Sözleşmesi MADDE 461 – TanımıEvde hizmet sözleşmesi, işverenin verdiği işi, işçinin kendi evinde ya da belirleyeceği başka bir yerde, bizzat ya da ailesiyle birlikte bir ücret karşılığında yapmayı üstlendiği sözleşmedir.
MADDE 462 – Çalışma koşullarının bildirilmesiİşveren, her yeni işte işçiye:
  • işle ilgili özel koşulları,
  • malzeme temini ve bunun bedelini,
  • ödenecek ücreti
  • yazılı olarak bildirmek zorundadır.
  • Aksi hâlde teamül hükümleri uygulanır.
MADDE 463 – İşçinin borçlarıİşçi, işi zamanında başlatmak ve tamamlamakla; eğer kusuru nedeniyle ayıplı yapılmışsa, bu ayıpları kendi masrafıyla gidermekle yükümlüdür.
MADDE 464 – Malzeme ve iş araçlarıİşveren tarafından sağlanan malzeme ve araçlar, özenle kullanılmalı, geri teslim edilmeli; eğer kusurluysa, işçi önceden haber vererek talimat beklemelidir.
MADDE 465 – İşverenin ürünü kabul yükümlülüğüİşveren, teslim edilen ürünü bir hafta içinde incelemek ve ayıpları bildirmek zorundadır; aksi hâlde ürün kabul edilmiş sayılır.
MADDE 466 – Ücretin ödenmesiÜcret:
  • Sürekli çalışmada 15 günde bir veya ayda bir,
  • Aralıklı çalışmada her teslimde ödenir.
  • Her ödemede kesintiler gösteren bir hesap özeti verilmelidir.
MADDE 467 – Çalışmanın engellenmesi hâliİşçinin kusuru olmadan iş engellenirse, ücret ödeme yükümlülüğü genel kurallara göre doğar.
MADDE 468 – Sözleşmenin sona ermesiDeneme amaçlıysa, aksi kararlaştırılmadıkça, sözleşme deneme süresiyle sınırlıdır.
Sürekli çalışmada, sözleşme belirsiz süreli; diğer durumlarda belirli süreli sayılır.
MADDE 469 – Genel hükümlerin uygulanmasıEvde hizmet ve pazarlamacılık sözleşmelerine ilişkin özel hüküm bulunmayan durumlarda, hizmet sözleşmesinin genel hükümleri uygulanır.
DOKUZUNCU BÖLÜM – Eser Sözleşmesi
A. Tanımı
MADDE 470 – Eser sözleşmesi, yüklenicinin (исполнителя) bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir.
Eser, maddi veya gayri maddi olabilir (örneğin bina, yazılım, sanat eseri).
Yüklenici eseri bizzat yapabileceği gibi, başkalarına da yaptırabilir; ancak sonuçtan sorumludur.
B. Yüklenicinin borçları I. Eseri meydana getirme ve teslim borcu
MADDE 471 – Yüklenici, eseri sözleşmede kararlaştırılan sürede ve şekilde bizzat meydana getirip iş sahibine teslim etmekle yükümlüdür.
Ayıplı eser yapılırsa, iş sahibi reddetme, onarım, indirim veya sözleşmeden dönme hakkına sahiptir.
II. Malzeme sağlama
MADDE 472 – Malzeme yükleniciye aitse, sözleşmede nitelikleri belirtilmelidir.
Eğer malzeme iş sahibi tarafından sağlanacaksa, zamanında ve eksiksiz teslim edilmelidir.
Gecikme yükleniciye yüklenemez.
III. Eserin ayıpsız yapılması
MADDE 473 – Yüklenici, eseri sözleşmeye, amaca ve tekniğe uygun şekilde ayıpsız yapmakla yükümlüdür.
Ayıplı iş yapılmışsa, iş sahibi bunu öğrendiği andan itibaren en geç 30 gün içinde yükleniciye bildirmek zorundadır.
Bildirilmeyen ayıplar kabul edilmiş sayılır (gizli ayıplar hariç).
MADDE 474 – İş sahibinin onayı olmadan değişiklikYüklenici, eserde iş sahibinin açık onayı olmadan değişiklik yapamaz.
İş sahibi, eserin değiştirilmiş hâlini kabul etmezse, yüklenici sözleşmeye uygun olanı yapıp teslim etmek zorundadır.
Aksi takdirde, eseri teslim etmiş sayılmaz ve bedel talep edemez.
MADDE 475 – Eserin ayıplı yapılması hâlinde iş sahibinin haklarıEğer eser ayıplı ise ve bu ayıp iş sahibine yüklenilemezse, iş sahibi:
  1. Eseri geri çevirip sözleşmeden dönebilir,
  2. Ayıbın ücretsiz giderilmesini isteyebilir,
  3. Ayıp oranında bedelden indirim talep edebilir,
  4. Zarar varsa tazminat isteyebilir.
Bu haklar iş sahibinin seçimlik haklarıdır ve ayıbın niteliğine göre kullanılır.
MADDE 476 – Geri çevirme ve düzeltme hakkıAyıp, eserin kullanılmasını önemli ölçüde engelliyorsa, iş sahibi eseri geri çevirerek sözleşmeden dönebilir.
Küçük ayıplarda ise yükleniciye düzeltme imkânı verilir.
MADDE 477 – Bedelden indirim ve tazminatİş sahibi, eseri kullanmaya devam etmek istiyorsa, ayıp oranında bedelden indirim talep edebilir.
Ayrıca ayıp nedeniyle zarar doğmuşsa, tazminat da talep edebilir.
MADDE 478 – Ayıbın zamanında bildirilmemesiİş sahibi, eserdeki ayıbı uygun bir sürede bildirmezse, ayıbı kabul etmiş sayılır.
Ancak bu kural, gizli ayıplar için geçerli değildir.
Gizli ayıplar fark edildiğinde, iş sahibi bunları derhâl yükleniciye bildirmek zorundadır.
MADDE 479 – Eserin teslim edilmemesi veya geç teslimiYüklenici, eseri zamanında teslim etmezse, iş sahibi:
  • Sözleşmeden dönebilir,
  • Gecikme tazminatı talep edebilir.
  • Ancak iş sahibi gecikmeye sebep olmuşsa, bu haklar kullanılamaz.
MADDE 480 – Eserin yok olması hâliEser, yüklenicinin kusuru olmaksızın yok olursa, yüklenici ücret isteyemez.
Eserin yok olması, yüklenicinin ayıplı malzeme kullanması ya da uygunsuz işlem yapmasından kaynaklanıyorsa, zararı yüklenici karşılar.
MADDE 481 – İş sahibinin işbirliği borcuİş sahibi, yüklenicinin eseri tamamlayabilmesi için gerekli işbirliğini göstermekle yükümlüdür.
Örneğin: malzeme teslimi, yer gösterme, onay verme vb.
İşbirliği yapılmazsa, yüklenici gecikmeden veya eksiklikten sorumlu tutulamaz.
MADDE 482 – Ücretin belirlenmesiTaraflar arasında ücret kararlaştırılmamışsa, emsal eserlere ödenen bedel esas alınır.
Bu durumda yüklenici, yaptığı masrafları ve makul kârını talep edebilir.
MADDE 483 – Ücretin ödenme zamanıSözleşmede aksi kararlaştırılmadıkça, ücret eser teslim edildiğinde ve iş sahibi tarafından kabul edildiğinde ödenir.
Eser kısmen teslim edilmişse, o kısım için de orantılı ücret talep edilebilir.
MADDE 484 – Fazla gider ve işçilikYüklenici, eseri sözleşmede kararlaştırılanın dışında daha fazla giderle ya da daha özenli işçilikle yaparsa, bunun karşılığında ayrıca ücret talep edemez.
Ancak iş sahibi bu değişikliği açıkça talep etmişse veya zımnen kabul etmişse, bedel talep edilebilir.
MADDE 485 – Eserin ayıpsız teslimi ve kabulüİş sahibi eseri muayene ederek ayıpsız şekilde teslim alırsa, eseri kabul etmiş sayılır.
Gizli ayıplar için bu kural geçerli değildir — bu durumda bildirim süresi yeniden başlar.
MADDE 486 – Eksik ifaEğer eser eksik yapılmışsa (örneğin bir kısmı tamamlanmamışsa), iş sahibi:
  • Tamamlamayı isteyebilir,
  • Eksik kısımla orantılı bedel indirimi talep edebilir,
  • Zarar varsa tazminat da isteyebilir.
MADDE 487 – İş sahibinin temerrüdüİş sahibi, kendisine düşen edimi (örneğin malzeme teslimi, onay, ödeme vb.) süresinde yerine getirmezse temerrüde düşer.
Bu durumda yüklenici:
  • Sözleşmeyi feshedebilir,
  • Gecikmeden doğan zararın tazminini talep edebilir.
MADDE 488 – Yüklenicinin işi zamanında bitirmemesiYüklenici, eseri kararlaştırılan sürede bitirmezse ve bu gecikme iş sahibine yüklenemezse, iş sahibi:
  • Sözleşmeden dönebilir,
  • Gecikme nedeniyle tazminat talep edebilir.
  • Ancak yüklenici, haklı neden olmaksızın işi yarıda bırakmışsa da aynı sonuçlar doğar.
MADDE 489 – Yüklenicinin ölümü veya iflasıYüklenici ölür ya da iflas ederse:
  • Eser kişiye sıkı sıkıya bağlı ise (örneğin ressam, yazar), sözleşme sona erer.
  • Diğer durumlarda iş sahibi, tamamlanmamış eseri ücretin bir kısmını ödeyerek alabilir veya sözleşmeyi feshedebilir.
MADDE 490 – Ortaklaşa yapılan eserBirden fazla yüklenici birlikte bir eser meydana getirmeyi üstlenmişse, aralarında müteselsil (солидарная) sorumluluk doğar.
İş sahibi, eksik veya ayıplı kısımlar için her bir yükleniciden talepte bulunabilir.
MADDE 491 – Taşeron kullanımıYüklenici, işi bizzat yapma yükümlülüğünü aşmadığı sürece, eserin bir kısmını taşeronlara yaptırabilir.
Ancak iş sahibine karşı eserin tamamından yüklenici sorumludur.
MADDE 492 – Ayıptan sorumluluk süresiYüklenici, eserdeki ayıplardan:
  • Teslimden itibaren 2 yıl,
  • Taşınmaz yapılarda 5 yıl
  • sorumludur.
  • Gizli ayıplar için bu süre, ayıp ortaya çıktığı andan itibaren işlemeye başlar.
MADDE 493 – Eser sözleşmesinin feshiİş sahibi, eserin tamamlanmasından önce sözleşmeyi her zaman feshedebilir.
Ancak bu durumda, yüklenici:
  • O ana kadar yaptığı işin bedelini,
  • Ayrıca sözleşmenin ifası hâlinde elde edeceği karın makul bir kısmını
  • talep edebilir.
MADDE 494 – Yüklenicinin haklı sebeple feshiYüklenici, iş sahibinin davranışları nedeniyle işi sürdürmesi beklenemez hâle gelirse, sözleşmeyi derhâl feshedebilir.
Bu durumda da, yaptığı işin bedelini ve zararlarını isteyebilir.
MADDE 495 – Sözleşmenin imkânsızlık nedeniyle sona ermesiEserin yapılması tarafların kusuru olmadan imkânsız hâle gelirse (örneğin doğal afet), sözleşme kendiliğinden sona erer.
Yüklenici, yaptığı işler ve harcamalar için makul bir bedel isteyebilir.
MADDE 496 – Eserin kabul edilmemesi hâliİş sahibi, kusuru olmamasına rağmen eseri teslim almazsa, yüklenici:
  • Eseri saklamak veya
  • Depoya koymak suretiyle teslim yükümlülüğünü yerine getirmiş sayılır
  • ve ücret talep edebilir.
MADDE 497 – Bedelin belirlenmemiş olmasıÜcret kararlaştırılmamışsa, yüklenici:
  • Yaptığı işin niteliğine göre,
  • Emsal piyasa koşullarına göre
  • uygun bir bedel isteyebilir.
D. Sona ermesi
MADDE 498 – Eserin yok olmasıEser, yayımcıya teslimden sonra beklenmedik bir hâl sonucu yok olursa bile yayımcı bedel ödeme borcundan kurtulamaz.
Eğer eser sahibinde başka bir nüsha varsa, bunu yayımcıya teslim etmekle yükümlüdür.
Eğer kolayca yeniden oluşturulabiliyorsa, eser sahibi yeniden meydana getirmek zorundadır.
Her iki durumda da eser sahibi, uygun bir karşılık talep edebilir.
MADDE 499 – Basılanın yok olmasıEserin basılmış nüshalarının tamamı ya da bir bölümü, satışa sunulmadan önce beklenmedik hâl sonucu yok olursa, yayımcı bunları kendi gideriyle yeniden basmakla yükümlüdür.
Aşırı masraf gerektirmediği sürece, yeniden basım zorunludur.
MADDE 500 – Kişisel sebeplerle sona ermesiEser sahibi, eseri tamamlamadan önce ölürse veya tamamlaması kusuru olmaksızın imkânsızlaşırsa, sözleşme kendiliğinden sona erer.
Ancak hâkim, tamamının veya bir kısmının yerine getirilmesi hakkaniyete uygunsa, devamına karar verebilir.
Yayımcı iflas ederse, yayımlatan eseri başka bir yayımcıya verebilir.
Ancak muaccel olmamış borçlar için güvence gösterilmişse, bu yapılamaz.
MADDE 501 – Sipariş üzerine yayım sözleşmesiBir eserin meydana getirilmesi yayımcı tarafından sipariş edilmişse, bu durumda eser sahibine ücret ödenir.
Eser sahibi eseri zamanında teslim etmez veya bitiremezse, yayımcı sözleşmeden dönebilir ve uğradığı zararın tazminini talep edebilir.
MADDE 502 – Yayımcıya tanınan sürenin geçirilmesiYayımcı, kendisine tanınan sürede eseri yaymazsa, eser sahibi sözleşmeden dönebilir ve uygun görürse eserin iadesini isteyebilir.
Ayrıca doğan zarar için tazminat da talep edebilir.
MADDE 503 – Süreli yayım sözleşmeleriSüreli sözleşmelerde, süre bitince sözleşme sona erer.
Taraflardan biri sona ermeden önce bildirimde bulunmazsa, sözleşme aynı koşullarla bir dönem daha otomatik olarak uzar.
MADDE 504 – Yayım sözleşmesinin sona ermesinin sonuçlarıSözleşme sona erdiğinde:
  • Yayımcı, eser sahibi tarafından verilmiş olan eseri ve belgeleri iade eder.
  • Satılamayan nüshaların ne olacağı kararlaştırılmamışsa, eser sahibine teklif edilir; o kabul etmezse imha edilebilir.
  • Telif hakkı sahibinin diğer yayımcılarla anlaşma yapma özgürlüğü geri gelir.
MADDE 505 – Telif hakkının korunmasıYayımcı, yayım sözleşmesi kapsamında aldığı eserin telif hakkını korumakla yükümlüdür.
Eser izinsiz kullanılırsa veya korsan yollarla çoğaltılırsa, yayımcı gerekli yasal işlemleri yapmak zorundadır.
Eser sahibinin izni olmadan üçüncü kişilere yayım hakkı devredilemez, aksi hâlde tazminat doğar.
MADDE 506 – Eser sahibinin sorumluluğuEser sahibi, yayımcıya teslim ettiği eserin:
  • Kendisinin özgün eseri olduğunu,
  • Üçüncü kişilerin haklarını ihlal etmediğini
  • taahhüt eder.
  • Aksi takdirde, doğacak zarardan bizzat sorumludur.
MADDE 507 – Yayımcıya tanınan münhasırlıkEğer yayım hakkı tek başına yayımcıya verilmişse (münhasır hak), eser sahibi aynı eseri başkasına yayımlatamaz.
Bu yasak, kararlaştırılan süre ve coğrafi alanla sınırlıdır.
MADDE 508 – Yayım sözleşmesinde şekilYayım sözleşmesinin geçerli olabilmesi için yazılı şekilde yapılması şarttır.
Yazılı olmayan yayım sözleşmeleri geçersizdir.
MADDE 509 – Genel hükümlerin uygulanmasıYayım sözleşmelerinde bu bölümde hüküm bulunmayan hallerde, eser ve vekâlet sözleşmelerine ilişkin genel hükümler uygulanır.
ONUNCU BÖLÜM – Vekâlet Sözleşmesi
MADDE 510 – Vekâlet verenin borçlarıVekâlet veren, vekâletin gereği gibi ifası için vekilin yaptığı giderleri ve avansları faiziyle birlikte ödemek ve üstlendiği borçlardan onu kurtarmakla yükümlüdür.
Vekil, vekâlet nedeniyle uğradığı zararın karşılanmasını isteyebilir.
Ancak vekâlet veren, kusurunun olmadığını ispat ederse sorumluluktan kurtulabilir.
MADDE 511 – Birlikte vekâlet verenlerin ve vekillerin sorumluluğuBirden fazla kişi birlikte vekâlet vermişse, vekile karşı müteselsilen sorumludurlar.
Aynı şekilde, birden fazla kişi birlikte vekillik yapıyorsa, onlar da vekâlet verene karşı birlikte ve her biri tümüyle sorumludur.
MADDE 512 – Vekâletin sona ermesiVekâlet sözleşmesi şu durumlarda sona erer:
  • İşin tamamlanması,
  • Taraflardan birinin ölümü, gaipliği, kısıtlanması, iflası,
  • İstifa veya azil.
  • Ancak vekilin yerine getirmekte olduğu iş, vekâlet verenin menfaati gerektiriyorsa, vekil işin sona erdirilmesine kadar gerekli işlemleri yürütmekle yükümlüdür.
MADDE 513 – Azil ve istifaVekâlet veren, vekili her zaman azledebilir; vekil de her zaman istifa edebilir.
Ancak bu işlemler uygun zamanda ve dürüstlük kurallarına uygun biçimde yapılmalıdır.
Aksi hâlde, doğan zarardan sorumlu olunur.
MADDE 514 – Vekilin sorumluluğuVekil, vekâleti sadakat ve özenle ifa etmekle yükümlüdür.
Kusurlu davranışıyla vekâlet vereni zarara uğratırsa, doğan tüm zararları tazminle yükümlüdür.
Birden çok vekil varsa ve biri kusurlu ise, diğerleri duruma göre birlikte sorumlu tutulabilir.
MADDE 515 – Talimata aykırı işlemVekil, vekâlet verenin açık talimatlarına aykırı işlem yaparsa ve bu işlem zarara yol açarsa, doğrudan sorumluluk doğar.
Ancak talimatlara aykırılık, vekâlet verenin menfaatini korumak için zorunlu olmuşsa, bu durum göz önünde bulundurulur.
MADDE 516 – Zorunlu hâllerVekil, öngörülemeyen ve ivedilik gerektiren hâllerde vekâlet verenin onayını alamıyorsa, duruma uygun biçimde hareket etmekle yükümlüdür.
Bu işlemlerden dolayı doğan makul giderler vekâlet verene aittir.
MADDE 517 – Hesap verme yükümlülüğüVekil, vekâlet ilişkisi sona erdiğinde vekâlet verene hesap vermekle ve varsa elde ettiği malları derhâl teslim etmekle yükümlüdür.
MADDE 518 – ÜcretVekâlet sözleşmesi ücretli yapılmışsa, vekil ücret talep edebilir.
Aksi hâlde, teamül veya sözleşme varsa ücret ödenir.
Ücret ödenmese bile, vekil yaptığı zorunlu giderlerin tazminini isteyebilir.
MADDE 519 – ZamanaşımıVekâlet sözleşmesine dayalı talepler, sözleşmenin sona ermesinden itibaren 5 yıl içinde zamanaşımına uğrar.
ON BİRİNCİ BÖLÜM – Vekâletsiz İş Görme
MADDE 520 – ŞartlarıBir kimse, başkasının açık veya zımni izni olmaksızın ve onun menfaatine ve iradesine uygun olarak bir işi görürse, vekâletsiz iş görmeden sorumlu olur.
Bu kişi, işi üstlenirken makul ve dürüst bir kişi gibi davranmalı, iş sahibinin haklarını korumalıdır.
MADDE 521 – Yarar sağlama amacıİşi görenin amacı, sadece iş sahibine yarar sağlamak olmalıdır.
Kendi çıkarı için veya zarar vermek amacıyla yapılan işler, vekâletsiz iş görme sayılmaz — bu durumda haksız fiil hükümleri uygulanır.
MADDE 522 – Bildirme ve talimata uymaİşi gören kişi, işi derhâl sahibine bildirmeli ve ondan talimat alarak hareket etmelidir.
Bu mümkün değilse, makul ve objektif ölçülere göre işin gereğini yerine getirmelidir.
MADDE 523 – Giderlerin tazminiİşi gören kişi, yaptığı masrafların ve iş görme sebebiyle uğradığı zararın tazminini iş sahibinden isteyebilir.
Ancak bu hak, işin gerçekten iş sahibine yararlı olması koşuluna bağlıdır.
MADDE 524 – Sorumluluğun kapsamıİşi gören, işi görürken ağır kusuruyla zarara sebep olmuşsa, iş sahibine tüm zararı tazmin etmekle yükümlüdür.
Ancak hafif kusur hâlinde, özellikle işin iş sahibine yararlı olması durumunda, sorumluluk azaltılabilir.
MADDE 525 – İş sahibinin sonradan onay vermesi (icazet)İş sahibi, daha sonra işi açıkça veya zımnen kabul ederse, işlem baştan itibaren vekâlet sözleşmesi hükümlerine tabi olur.
Bu durumda, işi gören kişi yaptığı işlerin karşılığında ücret ve masraf tazmini talep edebilir.
MADDE 526 – İşin sahibinin menfaatine olmamasıİş, objektif olarak iş sahibinin menfaatine değilse veya açıkça onun iradesine aykırıysa, işi gören kişi sadece kast veya ağır ihmalinden sorumludur.
İş sahibi bu durumda ödemede bulunmak zorunda değildir.
MADDE 527 – Haksız iş görmeKendi çıkarı için veya zarar vermek amacıyla başkasının işine müdahale eden kişi, doğacak tüm zararlardan sorumludur.
Bu tür işler vekâletsiz iş görme sayılmaz; haksız fiil hükümleri uygulanır.
MADDE 528 – İşgörenin ehliyetsizliğiİşgören, sözleşme ehliyetinden yoksunsa, yaptığı işlemden ancak:
  • Zenginleştiği ölçüde veya
  • İyiniyetli olmaksızın elinden çıkardığı zenginleşme miktarıyla
  • sorumlu olur.
  • Daha kapsamlı bir sorumluluk, haksız fiil hükümlerine tabidir.
MADDE 529 – İşin işsahibinin menfaatine yapılması hâlindeİşsahibi, işin kendi menfaatine yapılması hâlinde:
  • İşgörenin yaptığı zorunlu ve yararlı tüm masrafları,
  • Üstlendiği edimleri,
  • Hâkimin takdir edeceği zararı
  • faiziyle birlikte ödemekle yükümlüdür.
  • Bu, umulan sonuç gerçekleşmese dahi özenli çalışan işgören için de geçerlidir.
MADDE 530 – İşin işgörenin menfaatine yapılması hâlindeİşsahibi, kendi menfaatine yapılmamış olsa bile, yapılan işten faydalanmışsa,
zenginleştiği ölçüde:
  • Masrafları ödemek,
  • Borçlardan kurtarmak
  • zorundadır.
MADDE 531 – İşin işsahibi tarafından uygun bulunması hâlindeİşsahibi yapılan işi uygun bulmuşsa, işlem baştan itibaren vekâlet sözleşmesi gibi değerlendirilir.
ON BİRİNCİ BÖLÜM – Komisyon Sözleşmesi A. Alım veya satım komisyonculuğu I. Tanımı
MADDE 532 – Alım veya satım komisyonculuğu, komisyoncunun ücret karşılığında, kendi adına ve vekâlet verenin hesabına kıymetli evrak ve taşınır malların alım veya satımını üstlendiği sözleşmedir.
Bu bölümdeki hükümler saklı kalmak üzere, komisyon sözleşmelerine vekâlet hükümleri uygulanır.
II. Komisyoncunun borçlarıBildirme ve sigortalama borcu
MADDE 533 – Komisyoncu, yaptığı iş hakkında vekâlet vereni hemen bilgilendirmek ve talimatını yerine getirdiğini bildirmekle yükümlüdür.
Vekâlet veren talimat vermedikçe, komisyoncu malları sigorta etmek zorunda değildir.
Özen borcu
MADDE 534 – Satılmak üzere gönderilen eşya açıkça ayıplı ise komisyoncu, zararı önlemek için gerekli önlemleri almalı, durumu derhâl vekâlet verene bildirmeli ve eşyanın korunmasını sağlamalı; aksi halde her türlü ihmalden sorumlu olur.
Kolay bozulabilir eşya gelen komisyoncu, bildirimi takiben satmakla yükümlüdür.
Vekâlet verenin belirlediği bedel
MADDE 535 – Vekâlet verenin belirlediği bedelin altında mal satan komisyoncu, bedel ve giderleriyle sorumlu olur; bunun üstünde satış yapan komisyoncu ilave ücret isteyemez.
Komisyoncunun kendisiyle işlem yapması
MADDE 543 – Borsada kayıtlı veya piyasa fiyatı bulunan malları alıp satmaya yetkili komisyoncu, aksine yazılı talimat yoksa kendi hesabına da işlem yapabilir. Bu durumda komisyoncu, alışılmış ücret ve giderlerini talep edebilir.
Hapis hakkı
MADDE 541 – Komisyoncu, sattığı malın bedeli ve satın aldığı mal üzerinde hapis hakkına sahiptir.
Ancak müşteri bilgileri gibi evrak alıkonamaz.
Malın açık artırmayla satılması
MADDE 542 – Mallar satılamazsa veya emirden dönülürse, komisyoncu mahkeme kararıyla açık artırma yaptırabilir; piyasa fiyatı varsa iyiniyetli alıcıya doğrudan satılabilir.
Komisyon alma hakkı
MADDE 540 – Komisyoncu, dürüstlük kurallarına aykırı davranırsa (fazla veya eksik bedel bildirirse) ücret hakkını kaybeder.
Bedel gerçeğe aykırı bildirilmişse komisyoncu, gerçekleşen bedel üzerinden işlem yapmış sayılır.
MADDE 541 – Hapis hakkıKomisyoncu, satıştan doğan alacağı için:
  • Satılan mallar üzerinde,
  • Satın alınan mallar ve
  • Bunların bedeli üzerinde
  • hapis hakkına sahiptir.
Bu hak;
  • Satış bedeli henüz ödenmemişse,
  • Mallar teslim edilmemişse,
  • veya
  • Komisyoncu malı kendi elinde tutuyorsa kullanılabilir.
Ancak bu hak, komisyoncunun elinde bulunan:
  • Evrak,
  • Kayıtlar,
  • Müşteri bilgileri
  • gibi teslimi zorunlu belgeler için kullanılamaz.
MADDE 542 – Satılamayan malların akıbetiKomisyoncu, satılması için teslim edilen mallar satılamazsa veya vekâlet veren satıştan vazgeçerse, bu malları:
  • İhtiyati tedbirle korumaya alabilir,
  • Mahkeme kararıyla açık artırma yoluyla satabilir,
  • Ya da piyasa fiyatı olan malları doğrudan üçüncü kişiye satabilir.
Tüm bu işlemler, vekâlet verenin menfaatini koruyacak şekilde ve gecikmeden yapılmalıdır.
MADDE 543 – Komisyoncunun kendisiyle işlem yapmasıKomisyoncu, borsa veya piyasa fiyatı bulunan mallarda, vekâlet verenin yazılı izni olmaksızın kendiyle işlem yapabilir.
Ancak bu durumda:
  • Piyasa fiyatı esas alınır,
  • Komisyoncu, normal ücret ve giderlerini talep edebilir.
Açık bir menfaat çatışması varsa, vekâlet verenin zararı doğmuşsa, komisyoncu sorumlu tutulabilir.
MADDE 544 – Komisyoncunun iflasıKomisyoncu iflas ederse, vekâlet verenin malları veya onun adına üçüncü kişilere karşı kazanılmış hakları, komisyoncunun malvarlığından ayrılır ve iflas masasına dahil edilmez.
Komisyoncu tarafından alacaklar tahsil edilmiş fakat henüz vekâlet verene ödenmemişse, bu tutar üzerinde vekâlet verenin diğer alacaklılara göre önceliği vardır.
Ancak:
  • Bu ayrıcalık sadece komisyoncunun iflası hâlinde geçerlidir.
  • Komisyoncunun borçlarına karşılık bu mallar haczedilemez.
  • Vekâlet verenin talebiyle mallar iade edilir veya bedel ödenir.
MADDE 545 – Komisyon sözleşmesinde şekil şartıKomisyon sözleşmeleri, kural olarak herhangi bir şekil şartına bağlı değildir.
Ancak:
  • Taşınmaz mallar ile ilgili komisyon sözleşmeleri, yazılı şekilde yapılmadıkça geçersizdir.
  • Taraflar, dilerlerse sözleşmenin yazılı yapılmasını aralarında zorunlu kılabilir.
  • Şekil şartına uyulmadığı hâllerde, sözleşme hükümsüz olur ve taraflar ancak fiili işlem esasına göre birbirlerinden alacak talep edebilirler.
MADDE 546 – Komisyoncunun sorumluluğuKomisyoncu, vekâlet verenin talimatına aykırı veya özen yükümlülüğüne aykırı işlem yaparsa, uğrattığı tüm zarardan sorumludur.
Ayrıca aşağıdaki hâllerde de sorumlu olur:
  • Malın sigortasını ihmal ederse,
  • Kendi adına işlem yaparken menfaat çatışmasına girerse,
  • Bildirim yükümlülüğünü yerine getirmezse.
MADDE 547 – Ticari temsilci tanımıTicari temsilci, işletme sahibinin ticari işletmesini yönetmek ve işletmeye ilişkin işlemleri onun adına ticaret unvanı altında yapabilmesi için açık veya örtülü şekilde yetki verdiği kişidir.
İşletme sahibi, verdiği bu yetkiyi ticaret siciline tescil ettirmek zorundadır.
Ancak bu yetki tescil edilmese bile, işletme sahibi ticari temsilcinin işlemlerinden sorumludur.
MADDE 548 – Temsil yetkisinin kapsamıTicari temsilci, iyi niyetli üçüncü kişilere karşı:
  • İşletme adına kambiyo taahhüdünde bulunmaya,
  • İşletmenin amacıyla ilgili her türlü işlemi yapmaya yetkilidir.
  • Ancak taşınmaz malları devretme veya ayni haklarla sınırlandırma yetkisi için açık yetki gereklidir.
MADDE 549 – Temsil yetkisinin sınırlandırılmasıTemsil yetkisi:
  • Bir şubenin işleriyle sınırlandırılabilir,
  • Birden fazla kişinin birlikte imza atması koşuluna bağlanabilir.
  • Ancak bu tür sınırlamalar, ticaret siciline tescil edilmedikçe, iyi niyetli üçüncü kişilere karşı ileri sürülemez.
MADDE 550 – Temsil yetkisinin sona ermesiTemsil yetkisi sona erdiğinde, bu durumun ticaret siciline tescili ve ilanı gerekir.
Tescil ve ilan yapılmamışsa, temsil yetkisi iyi niyetli üçüncü kişilere karşı geçerliliğini sürdürür.
MADDE 551 – Ticari vekilTicari vekil, işletme sahibinin ticari temsilcilik yetkisi vermeksizin bazı işlerini yürütmek için yetki verdiği kişidir.
Bu yetki, işletmenin alışılmış tüm işlemlerini kapsar. Ancak vekil açıkça yetkili değilse:
  • Kambiyo taahhüdünde bulunamaz,
  • Ödünç veremez/alemez,
  • Dava açamaz veya takip edemez.
MADDE 552 – Diğer tacir yardımcılarıSatışla uğraşan işletmelerin hizmetlileri, aksine yazı yoksa:
  1. Alışılmış satışları yapabilir,
  2. Faturaları imzalayabilir,
  3. İfa ve ihtarlar hakkında açıklamalarda bulunabilir.
  4. Yetkileri yazı ile verilmemişse, satış bedeli tahsil edemezler.
MADDE 553 – Rekabet yasağıİşletmenin tüm işlerini yöneten kimse, sözleşmeyle belirli bir süre için rekabet etmeme yükümlülüğü altına girebilir.
Bu yasak:
  • En fazla iki yıl olabilir,
  • Yer, konu ve süre bakımından hakkaniyete uygun olmalıdır.
MADDE 554 – Yasaklara aykırılık ve sonuçlarıRekabet yasağına aykırı davranan kişi:
  • Uğranan zararı tazminle,
  • Sözleşmede varsa ceza koşulunu ödemekle yükümlüdür.
MADDE 555 – Havale (Перевод денег, поручение)Havale, havale edenin, kendi hesabına:
  • Para,
  • Kıymetli evrak ya da
  • Diğer bir mislî eşyayı
havale alıcısına vermek üzere, havale ödeyicisini; bunları kendi adına kabul etmek üzere havale alıcısını yetkili kıldığı bir hukuki işlemdir.
MADDE 556 – Kabul ve sonuçlarıHavale, ödeyici tarafından kabul edilmedikçe hüküm ifade etmez.
Kabul hâlinde:
  • Havale, alacaklıya yapılmış bir ödeme sayılır,
  • Ödeyici, doğrudan alıcıya karşı borçlu olur.
  • Ancak ödeyici, sadece havale edenin hesabı kadar sorumludur.
MADDE 557 – Rücu hakkıEğer ödeyici ödemezse veya kabul etmezse:
  • Havale eden, alıcıya karşı ödeme borcundan kurtulamaz,
  • Bu durumda havale, yalnızca alacak tahsil aracı olarak işlem görür.
  • Yani asıl borç devam eder.
MADDE 558 – Ciro ve temlik yasağıHavale alıcısı, havale işlemi tamamlanmadan önce, bu hakkını:
  • Temlik (devretme) veya
  • Ciro yoluyla başkasına devredemez.
  • Bu yasak, ödeme güvenliği sağlamak içindir.
MADDE 559 – Ölüm veya ehliyetin kaybıHavale eden, havale ödeyicisi veya alıcısı:
  • Ölürse veya
  • Ehliyetini kaybederse,
  • havale işlemi geçerliliğini korur.
  • Yani ölüm ya da kısıtlama, havaleyi sona erdirmez.
MADDE 560 – Geri alma yasağıHavale eden, havale ödeyicisi havaleyi kabul ettikten sonra, işlemi geri alamaz.
Ancak ödeyici henüz kabul etmemişse, havale eden tek taraflı olarak işlemden dönebilir.
MADDE 566 – Geri verme yeriMasrafları saklatana ait olmak üzere, korunma yerinde geri verilir.
MADDE 567 – Birlikte saklamaBirden çok kişi birlikte saklıyorsa, saklayan müteselsilen sorumludur.
MADDE 568 – Üçüncü kişilerin iddialarıAyni hak iddiası varsa ve haciz yoksa saklayan eşyayı saklatana iade eder.
Haciz veya dava varsa bildirmek zorundadır.
MADDE 569 – Güvenilir kişiye bırakmaHukuki durumu çekişmeli eşyalar, güvenilir kişide saklanabilir.
O kişi, tüm saklatanların izni olmadan iade edemez.
MADDE 570 – Mislî şeylerin saklanmasıEğer aynen değil de mislen iade kararlaştırılmışsa, paranın yararı ve riski saklayana aittir.
Açık ve mühürsüz teslim, örtülü anlaşma sayılır.
MADDE 571 – Senet çıkarmaSaklamak üzere ticari mal kabul ettiğini açıkça kamuya bildiren ardiyeci, saklatılan malı temsil eden senet (ардиё сенеди) çıkarmaya izin verilmesini yetkili makamdan isteyebilir.
MADDE 572 – Ardiyecinin saklama borcuArdiyeci:
  • Malları bir komisyoncu gibi özenle saklamak,
  • Mallarda önlem gerektiren değişiklikleri saklatana bildirmek,
  • Saklatana malların durumunu inceleme ve örnek alma imkânı sağlamak,
  • Koruma önlemleri için her zaman erişim izni vermek
  • zorundadır.
MADDE 573 – Bırakılan şeylerin karışmasıArdiyeci, açıkça yetkili kılınmadıkça aynı tür mislî şeyleri karıştıramaz.
Yetki varsa, her saklatan payına düşen miktarı talep edebilir. Ardiyeci bunları, saklatanların birlikte bulunmasına gerek olmadan ayırabilir.
MADDE 574 – Ardiyecinin haklarıArdiyeci şunları talep edebilir:
  • Kararlaştırılmış veya alışılmış ardiye ücreti,
  • Saklamadan doğmayan bakım, taşıma, gümrük giderleri.
Bu giderler hemen, ardiye ücreti ise:
  • Her üç ayda bir,
  • Veya malların tümünün/bir kısmının geri alınması sırasında ödenir.
Ayrıca, ardiyeci mallar üzerinde hapis hakkına sahiptir, eğer hâlen zilyetse veya malı temsil eden senet varsa.
MADDE 575 – Malların geri verilmesiArdiyeci, malları genel saklama hükümlerine göre geri vermekle yükümlüdür.
Ancak sözleşmede belirlenen süreden önce geri verilmesi gerekiyorsa bile, sözleşme süresinin sonuna kadar bekleyebilir, eğer saklayan öngöremeyeceği bir nedenle talepte bulunmuyorsa.
MADDE 576 – Ardiyecinin sorumluluğuArdiyeci, malların yok olması, bozulması, çalınması gibi zararlardan kusuru varsa sorumludur.
Ancak kusursuz olduğunu ispat ederse, sorumluluktan kurtulur.
MADDE 577 – Sorumluluğun sınırlandırılmasıArdiyeci, saklama sorumluluğunu ilanla veya sözleşmeyle sınırlandıramaz.
Bu tür sınırlar geçersizdir, özellikle hile, ağır ihmal veya kusur varsa.
MADDE 578 – Bildirim yükümlülüğüZarar gören kişi (saklatan), zararı öğrendiği andan itibaren derhâl ardiyeciye bildirmezse, tazminat hakkını kaybeder.
MADDE 579 – Garaj, otopark ve benzeri yerlerBuraları işletenler, teslim alınan:
  • Motorlu araçlar,
  • Hayvanlar,
  • Koşum ve eklentileri
  • gibi malların zararından sorumludur, kusursuz olduklarını ispat etmedikçe.
  • Sorumluluk, alınan saklama ücretinin on katını geçemez, aksi ilan edilse bile geçersizdir.
MADDE 581 – TanımıKefil, alacaklıya karşı, borçlunun borcunu ifa etmemesi hâlinde bu borcu ifa etmeyi yazılı olarak üstlenen kişidir.
MADDE 582 – Asıl borçKefalet, mevcut, müstakbel veya muhtemel bir borç için verilebilir.
Kefalet, muhtemel bir borç için verildiğinde, ancak borcun doğmasından sonra hüküm ifade eder.
Asıl borç borçlu bakımından geçersizse kefalet de geçersizdir. Ancak borçlunun ehliyetsiz olduğunu bilen kefil sorumlu olur.
Kefil, asıl borçlunun temerrüde düşmüş olduğunu biliyorsa, borçtan sorumludur.
Kefil, bu bölümdeki haklarından önceden feragat edemez.
MADDE 583 – ŞekilKefalet sözleşmesinin geçerliliği, kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihinin yazılı olarak belirtilmiş ve sözleşmenin kefil tarafından imzalanmış olmasına bağlıdır.
Müteselsil kefil, bu sıfatını kefalet sözleşmesinde el yazısıyla belirtmedikçe, müteselsil kefil sayılmaz.
Sözleşmede yapılan ve kefilin sorumluluğunu artıran değişiklikler, aynı şekil şartlarına tabidir.
MADDE 584 – Eşin rızasıKefalet sözleşmesinin geçerliliği, eşin yazılı rızasına bağlıdır.
Ancak eşler arasında hâkim kararıyla ayrı yaşama verilmişse bu şart aranmaz.
MADDE 585 – Kefaletin türleriKefalet adi kefalet, müteselsil kefalet, birlikte kefalet, müşterek borçluluk ve müteselsil sorumluluk şeklinde kurulabilir.
Bu türlerden hangisinin kurulduğu, tarafların iradelerine göre belirlenir.
MADDE 586 – Geçerli olma koşuluKefalet, ancak mevcut veya doğabilecek bir borç için verilebilir.
Bunun dışındaki sorumluluk genişlemeleri geçersizdir.
MADDE 587 – BilgilendirmeKefil, alacaklıdan borçlunun borcunun durumu hakkında bilgi talep edebilir.
MADDE 588 – ZamanaşımıAlacaklı, kefile karşı 10 yıl içinde talepte bulunabilir. Bu süre, borcun muaccel olmasından itibaren işlemeye başlar.
MADDE 589 – Sorumluluğun kapsamıAksi kararlaştırılmadıkça kefil:
  • Asıl borç,
  • Kefalet sözleşmesinin kurulmasından önceki bir yıla ait faizler,
  • Takip ve dava giderleri ile
  • Fer’î borçlardan
  • sorumludur.
MADDE 590 – Kefilin takibiAlacaklı, borçlu aleyhine takip yapmadan kefile başvuramaz.
İstisnalar:
  • Müteselsil kefalet,
  • Borçlunun iflası,
  • Alacaklının zarar göreceğinin anlaşılması gibi hâllerdir.
MADDE 591 – Def’ilerKefil, asıl borçluya veya mirasçılarına ait olan ve asıl borçlunun ödeme güçsüzlüğünden doğmayan bütün def’ileri alacaklıya karşı ileri sürebileceği gibi, bunları ileri sürmek zorundadır.
Yanılma, ehliyetsizlik veya zamanaşımına uğramış borçlar istisnadır.
Kefil, def’i bilmeden ödeme yaparsa rücu hakkı vardır; ancak bildiği ispat edilirse bu hakkını kaybeder.
MADDE 592 – Özen gösterme, rehin ve borç senetlerinin teslimiAlacaklı, elindeki rehin haklarını veya senetleri kefilin zararına olacak şekilde azaltırsa, kefilin sorumluluğu da buna göre azalır.
Alacaklı, kefile borç senetlerini ve rehinleri vermek zorundadır.
Vermezse, kefil borcundan kurtulur.
MADDE 593 – Ödemenin kabulünü istemeKefil, borç muaccel olmuşsa ödeme yapmak isteyebilir.
Alacaklı, kefilin payını aşmamak üzere bu ödemeyi kabul etmek zorundadır.
Alacaklı haksız yere kabul etmezse, kefil borçtan kurtulur.
MADDE 594 – Bildirim yükümlülüğüAlacaklı, asıl borçlu borcunu ödemezse ve bu durum altı ayı geçerse kefile bildirmek zorundadır.
Aksi takdirde, kefil uğradığı zarar kadar sorumluluktan kurtulur.
MADDE 595 – Güvence isteme hakkıKefil, borç muaccel olmuşsa veya güvence zayıflamışsa asıl borçludan güvence veya borçtan kurtulma talep edebilir.
MADDE 596 – Ödeme ile birlikte geçen haklarKefil borcu öderse, alacaklının hakları (rehin, teminat vs.) kendisine geçer.
Kefil, asıl borçludan alacağını tahsil etmek için bu hakları kullanabilir.
MADDE 597 – Rücu hakkıKefil, ödediği miktarı asıl borçludan talep edebilir.
Alacaklıdan farklı olarak, ödeme gününden itibaren faiziyle birlikte isteyebilir.
MADDE 598 – Birden çok kefil olması hâliBirden çok kefil varsa ve birlikte kefalet verilmişse, her biri eşit oranda sorumludur.
Kefillerden biri fazla ödeme yaparsa, diğerlerine rücu edebilir.
MADDE 599 – Kefaletin sona ermesiKefalet, asıl borcun sona ermesiyle birlikte sona erer.
Borcun ifa edilmesi, alacaklının feragati veya zamanaşımı gibi nedenlerle sona erer.
MADDE 600 – Özel hallerKefilin ölmesi, gaipliği veya iflası, kefaletin sona ermesine yol açmaz.
Ancak bu durumda mirasçılarına geçer ve özel hükümler uygulanır.
MADDE 601 – Süreli olmayan kefaletteSüreli olmayan kefalette kefil, asıl borç muaccel olunca,
  • Adi kefalette her zaman,
  • Müteselsil kefalette ise kanunun öngördüğü hâllerde,
  • alacaklıdan bir ay içinde borçluya karşı takip yapmasını, rehin varsa paraya çevirmesini ve takibe devam etmesini isteyebilir.
  • Alacaklı bu istemi yerine getirmezse kefil borcundan kurtulur.
MADDE 602 – Çalışanlara kefaletteÇalışanlara süreli olmayan kefalette kefil, her üç yılda bir, bir yıl sonra geçerli olacak şekilde sözleşmeyi feshettiğini bildirebilir.
MADDE 603 – Uygulama alanıKefaletin şekli, kefil olma ehliyeti ve eşin rızası gibi hükümler, gerçek kişilerce başka ad altında verilen kişisel teminatlara da uygulanır.
ONALTINCI BÖLÜM – Kumar ve Bahis MADDE 604 – Alacağın dava ve takip edilememesiKumar ve bahisten doğan alacaklar hakkında dava açılamaz ve takip yapılamaz.
Bu hüküm, bilerek verilen avanslar ve ödünçler ile kumar niteliğinde borsada vadeli yapılan bazı işlemler için de geçerlidir.
MADDE 605 – Borç senedi verme ve isteyerek ödemeKumar veya bahse ilişkin senetler, üçüncü kişilere devredilmiş olsa bile takip yapılamaz.
Ancak kıymetli evrakın iyi niyetli üçüncü kişilere sağladığı haklar saklıdır.
Kumar borcu için yapılan isteyerek ödemeler geri alınamaz; ancak hile varsa geri alınabilir.
MADDE 606 – Piyango ve diğer şans oyunlarıKanunen veya yetkili makamlarca izin verilmemiş şans oyunlarından doğan alacaklar için dava ve takip yapılamaz.
Yurtdışı piyango ve oyunlara da Türkiye'de satış izni verilmemişse aynı hükümler uygulanır.
ONYEDİNCİ BÖLÜM – Ömür Boyu Gelir ve Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmeleri BİRİNCİ AYIRIM – Ömür Boyu Gelir Sözleşmesi MADDE 607 – TanımıGelir borçlusu, alacaklıya veya üçüncü bir kişiye ömür boyunca düzenli ödeme yapmayı taahhüt eder.
Gelir, alacaklının ömrüne bağlanmışsa mirasçılara geçmez.
MADDE 608 – ŞekliÖmür boyu gelir sözleşmesi yazılı şekilde yapılmadıkça geçerli olmaz.
MADDE 609 – Gelir alacaklısının haklarıGelir altı ayda bir peşin ödenir.
Ölüm peşin ödenen dönemin sonunda gerçekleşse bile o döneme ait gelir borçlanılmış sayılır.
Borçlu iflas ederse, gelir tutarı anapara olarak iflas masasına yazdırılabilir.
MADDE 610 – DevredilebilmesiSözleşmede aksine hüküm yoksa, gelir alacaklısı haklarını başkasına devredebilir.
İKİNCİ AYIRIM – Ölünceye Kadar Bakma Sözleşmesi
MADDE 611 – TanımıÖlünceye kadar bakma sözleşmesi, bakım borçlusunun bakım alacaklısını ölünceye kadar bakıp gözetmeyi; bakım alacaklısının da bir malvarlığını veya bazı malvarlığı değerlerini ona devretme borcunu üstlendiği sözleşmedir.
Bakım borçlusu, bakım alacaklısı tarafından mirasçı atanmışsa, sözleşmeye miras sözleşmesine ilişkin hükümler uygulanır.
MADDE 612 – ŞekliÖlünceye kadar bakma sözleşmesi, mirasçı atanmasını içermese bile, miras sözleşmesi şeklinde yapılmadıkça geçerli olmaz.
Ancak Devletçe tanınmış bir bakım kurumu tarafından, yetkili makamların belirlediği kurallara uygun olarak yapılırsa, yazılı şekil yeterlidir.
MADDE 613 – GüvencesiBakım borçlusuna bir taşınmazını devreden bakım alacaklısı, bu taşınmaz üzerinde satıcı gibi yasal ipotek hakkına sahiptir.
MADDE 614 – KonusuBakım alacaklısı, sözleşme ile bakım borçlusunun aile topluluğuna katılır.
Borçlu, almış olduğu malların değerine ve bakım alacaklısının önceki sosyal durumuna göre hakkaniyete uygun edimlerde bulunmakla yükümlüdür:
  • uygun gıda,
  • konut,
  • hastalık hâlinde özenle bakım ve tedavi.
MADDE 615 – İptali ve tenkisiBakım alacaklısı bu sözleşme sebebiyle kanuna göre nafaka yükümlüsü olduğu kişilere karşı yükümlülüğünü yerine getiremeyecek duruma düşerse, sözleşmenin iptali istenebilir.
Hâkim, iptal yerine, bu kişilere nafaka ödenmesine karar verebilir.
MADDE 616 – Önel verilerek fesihEdimler arasında aşırı oransızlık varsa ve fazla alan taraf bağış amacını ispat edemezse, diğer taraf 6 ay önceden bildirerek sözleşmeyi feshedebilir.
MADDE 617 – Önel verilmeksizin fesihBorçlara aykırılık sözleşmenin devamını çekilmez hâle getirirse veya başka önemli nedenler varsa, taraflardan her biri sözleşmeyi derhal feshedebilir.
MADDE 618 – Bakım borçlusunun ölümüBakım borçlusu ölürse, bakım alacaklısı bir yıl içinde sözleşmenin feshiyle birlikte, borçlunun mirasçılarından eşdeğer bir tazminat talep edebilir.
MADDE 619 – Devredilemezlik, iflas ve haciz hâliBakım alacaklısı, hakkını devredemez.
Borçlunun iflası hâlinde, anapara değeri iflas masasına alacak olarak yazdırılabilir.
Alacaklı, hacze katılma hakkına da sahiptir.
ONSEKİZİNCİ BÖLÜM – Adi Ortaklık Sözleşmesi
MADDE 620 – TanımıAdi ortaklık sözleşmesi, iki veya daha fazla kişinin emek ve mallarını ortak bir amaca ulaşmak üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir.
Kanunla düzenlenmiş ortaklıkların niteliklerini taşımayan birliktelikler, adi ortaklık sayılır.
B. Ortaklar Arasındaki İlişki I. Katılım payı
MADDE 621 – Her ortak, para, alacak veya başka bir mal ya da emek olarak ortaklığa bir katılım payı koymakla yükümlüdür.
Aksi kararlaştırılmadıkça, katılım payları amacın gerektirdiği önem ve nitelikte ve eşit olur.
Eğer katılım, kullanıma dairse kira sözleşmesi; mülkiyetse satış sözleşmesi hükümleri uygulanır.
II. Kazanç ve zarar 1. Kazancın paylaşılması
MADDE 622 – Ortaklar, ortaklığa ait kazançları paylaşmakla yükümlüdürler.
2. Kazanç ve zarara katılma
MADDE 623 – Aksi kararlaştırılmadıkça, kazanç ve zarar eşit paylaşılır.
Eğer sadece biri belirtilmişse, bu diğerini de kapsar.
Bir ortağın yalnız kazanca katılacağı hükmü, ancak sadece emeğini koymuşsa geçerlidir.
III. Ortaklığın kararları
MADDE 624 – Kararlar oybirliğiyle alınır.
Sözleşmede çoğunlukla karar öngörülmüşse, çoğunluk kişi sayısıyla belirlenir.
IV. Ortaklığın yönetimi
MADDE 625 – Yönetim yetkisi, aksi belirtilmedikçe tüm ortaklara aittir.
Ortaklardan biri, diğerlerinden bağımsız işlem yapabilir. Ancak diğer yetkili ortaklar iş tamamlanmadan itiraz edebilir.
MADDE 626 – Rekabet yasağıOrtaklar, kendilerinin veya üçüncü kişilerin menfaatine olarak, ortaklığın amacını engelleyici veya zarar verici işleri yapamazlar.
MADDE 627 – Ortakların yaptıkları giderler ve işlerOrtaklardan biri ortaklık işleri için gider yapmışsa veya borç üstlenmişse, diğer ortaklar bu borçlara katılmak zorundadır.
Yönetimden doğan zararlarda da ortaklar birlikte sorumludur.
Avans veren ortak faiz talep edebilir.
Karşılıksız emek harcayan ortak ise hakkaniyete uygun karşılık isteyebilir.
MADDE 628 – Özen borcuHer ortak, ortaklık işlerinde kendi işleri gibi özen göstermelidir.
Kusuruyla verdiği zararı karşılamak zorundadır.
Ücretle çalışan ortak, vekâlet hükümlerine göre sorumlu olur.
MADDE 629 – Yönetim yetkisinin kaldırılması ve sınırlanmasıOrtaklık sözleşmesiyle verilen yönetim yetkisi, haklı sebep olmadıkça kaldırılamaz.
Haklı sebepler: görev ihmali, yetersizlik gibi durumları içerir.
MADDE 630 – Yönetici ortak ile diğer ortaklar arasındaki ilişkiYönetici olmayan ortak, ortaklık işlerine müdahale edemez.
Ancak iş görmüşse, vekâletsiz iş görme hükümleri uygulanır.
Yönetici ortaklar yılda en az bir defa hesap vermek ve kazançları dağıtmak zorundadır.
Hesap dönemi uzatılamaz.
MADDE 631 – Ortaklık işlerini incelemeYönetici olmayan ortak, işleyişi öğrenme, defterleri ve hesapları inceleme hakkına sahiptir.
Aksine sözleşme hükümsüzdür.
MADDE 632 – Yeni ortak alımı ve alt katılımOrtaklığa yeni ortak alınması tüm ortakların rızasına bağlıdır.
Bir ortağın tek taraflı yaptığı katılım işlemleri geçersizdir.
MADDE 633 – Ortaklıktan çıkma ve çıkarılmaOrtaklık sözleşmesinde belirtilmişse, çeşitli nedenlerle çıkma/çıkarılma mümkündür:
iflas, ölüm, kısıtlama vb.
MADDE 634 – Ortaklık payının devriOrtaklık payı devri diğer ortakların rızasına tabidir.
Rıza verilmedikçe devralan ortak sıfatı kazanamaz.
MADDE 635 – Ortaklığın sona ermesiOrtaklık:
  • Amacın gerçekleşmesi,
  • Sürenin dolması,
  • Ortaklardan birinin fesih bildirimiyle sona erebilir.
MADDE 636 – Haklı sebeple fesihOrtaklardan biri haklı nedenle sözleşmeyi feshedebilir.
Hâkim müdahalesi mümkündür.
MADDE 637 – Ölüm veya gaiplikOrtaklardan birinin ölümü veya gaipliği hâlinde ortaklık sona erer.
Aksi kararlaştırılmamışsa mirasçılar ortaklığa giremez.
MADDE 638 – Ortaklığın tasfiyesiOrtaklık sona erdiğinde tasfiye işlemleri başlar.
Bu işlemleri genelde mevcut yöneticiler yürütür.
MADDE 639 – Tasfiye usulüAlacaklar tahsil edilir, borçlar ödenir, kalan varlıklar ortaklar arasında paylaştırılır.
Her ortağın alacağı ve borcu belirlenir.
MADDE 640 – Kar ve zararın paylaşılmasıTasfiye sonunda kalan varlıklar, sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa eşit olarak paylaşılır.
Zarar da aynı şekilde paylaşılır.
MADDE 641 – Sona ermenin ortaklığın yönetimine etkisiOrtaklık, fesih bildiriminden başka bir yolla sona ererse, bir ortağın ortaklık işlerini yönetme yetkisi, sona ermeyi öğrendiği veya durumun gerektirdiği özeni gösterseydi öğrenebileceği zamana kadar devam eder.
Ortaklardan biri ölürse, mirasçısı diğer ortaklara durumu derhâl bildirmelidir. Gerekli önlemler alınana kadar, mirasçı dürüstlük kuralına uygun olarak işleri sürdürür. Diğer ortaklar da geçici olarak ortaklık işlerini aynı şekilde yürütür.
MADDE 642 – Katılım payı için yapılacak işlemKatılım payı olarak mülkiyetini koyan ortak, tasfiye sonucunda malı aynen geri alamaz; bunun yerine koyduğu değer kadarını alabilir.
Değer belirlenmemişse, o şeyin katılım anındaki değeri esas alınır.
MADDE 643 – Kazanç ve zararın paylaşımıOrtaklık borçları ödendikten, avanslar ve giderler iade edildikten sonra artan kazanç varsa ortaklar arasında paylaşılır.
Kalan varlık, katılım paylarını karşılamazsa zarar da ortaklar arasında paylaşılır.
MADDE 644 – Tasfiye usulüTasfiye, tüm ortakların birlikte hareketiyle yapılır.
Ancak sözleşmede bir ortağa belirli işlemleri yapma yetkisi verilmişse, o ortak tek başına bu işlemleri yürütür ve hesap verir.
Tasfiye işleri için görevli atanabilir. Anlaşmazlık varsa hâkim tayin eder.
Görevliye ödenecek ücret ve tasfiye uyuşmazlıkları da hâkimce karara bağlanır.
MADDE 645 – Üçüncü kişilere karşı sorumlulukOrtaklığın sona ermesi, üçüncü kişilere karşı olan yükümlülükleri ortadan kaldırmaz.
MADDE 646 – Türk Medenî Kanunu ile ilişkisiBu Kanun, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun Beşinci Kitabı olup, onun tamamlayıcısıdır.
MADDE 647 – Yürürlükten kaldırılan Kanun22/4/1926 tarihli ve 818 sayılı Borçlar Kanunu yürürlükten kaldırılmıştır.
MADDE 648 – YürürlükBu Kanun, 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 649 – YürütmeBu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
GEÇİCİ MADDE 2(6353 sayılı Kanun ile eklenmiştir)
Ticari işyeri kiralarında bazı maddeler (TBK m. 323, 325, 331, 340, 342, 343, 344, 346, 354) için:
  • Kiracının tüzel kişi veya tacir olduğu durumlarda,
  • Bu maddeler 1 Temmuz 2012'den itibaren 8 yıl süreyle uygulanmaz.
  • Bu hallerde sözleşme serbestisi geçerlidir; boşluk varsa eski Borçlar Kanunu hükümleri uygulanır.
Rusya’da Hukuki Danışmanlık Hizmeti
Gerçek ve tüzel kişilere yönelik kapsamlı hukuki destek